Demedim mi? ( Varsağı )

Bre güzel bre güzel

Yaşın geçer demedim mi

Sürme çekilmiş gözlerin

Yiğit yıkar demedim mi

 

Lale sümbül gülün kastı

Şenlenirmiş gönül kasrı

Bülbül olup ahu zarı

Cana yeter demedim mi

 

Boylu poslu fidan gibi

Uzar gider selvi gibi

Bir gün gelir yaşın gibi

Hazan olur demedim mi

 

Yörü behey kaşı kalem

Nazın çeker kamu alem

Beni sende yare kılam

Canan olur demedim mi

 

Hele bak şu canı teze

Gelin olmuş onbeş güne

Bensiz niden varıp ele

Ziyan olur demedim mi

 

Yanıp yanıp da yakıldım

Şu güzele pek alındım

Onbeş diye çok düşündüm

Günah olur demedim mi

 

Dertli yazdım canım çeker

Bu ahu zarı kim biler

Güzel sana düşsem eğer

Derman yoktur demedim mi

 

Bre ağam sürdür atın

Güzellerin aşkı çetin

Ulu orta gezme sakın

Güzel yıkar demedim mi

 

Bir gönüldür baştan yanar

Canan naza düştü dağlar

Aşık sazı yaşin  ağlar

Ağıt düzer demedim mi

 

Hey ağalar zorlu beyler

Ölmeden bir dem süreler

Yüzüne kara topraklar

Atan gider demedim mi

 

Hey Rabb’im amanın aman

Ne kadı bilir ne güman

Azraildir kastı candan

Uçar gider demedim mi

 

Vuslat gitti firkat döndü

Ciğer deşti cana yetti

Kimler geldi kimler geçti

Zulüm yanar demedim mi

 

Bahar baçı güller ola

Gül bahası aşka yete

Bu hal ile Muhammed’e

Gönül bağlar demedim mi

 

Yetti canım onmaz halim

Cefa çeker bitmez aşkım

Onca günah tövbekarım

Hakk’ın siler demedim mi

 

Ahi ahmed kulluk eder

Eder de can tenden gider

Ölüm de olmazsa eğer

Kıran girer demedim mi

 

kasr: saray

güman: şüphe

vuslat: kavuşma

firkat: ayrılık

baha: bedel

tövbekarım: tövbe eden kişi

 

aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur

19 Nisan 2014
Okunma
bosluk

Düşülmez oldu (Koşma)

Derdi gamınla geçti yaz baharım

Yare bi goncadır derilmez oldu

Zulüm girdi araya söz döşerim

Yare bi türküdür çalınmaz oldu

 

Cefa çeker bülbül ağlar dalında

Gonca solar imiş kimler kaşında

Bu zalımın derdi eyler sadrımda

Yare bi sefadır sürülmez oldu

 

Yar bakar yüzüme melül melül

Bir od düştü gönlüme oldum zelil

Bir hayale yeldirdim onmaz rezil

Yare bi cefadır çekilmez oldu

 

Söylersen sen söyle sözün hasını

Nice kantar çekebilmez gamını

Nazlı yârim çeker oldu şerrimi

Yare bi nizadır edilmez oldu

 

O kara kaşları levh’de görmüşem

Cefadır ettiği hem de yanmışam

Kime kısmet eylemiş de solmuşam

Yâre bi kazadır dönülmez oldu

 

Kırıldı bellerim onmaz dallarım

Bir yar uğruna çevrilmez kollarım

Güzeller durağı pınar başlarım

Yâre bi fetadır yapılmaz oldu

 

Edep bir ihramdır giy ol Hüda’dan

El iki söyler ise sen bela’dan

Zora vardı haddi usul saladan

Yare bi sadadır verilmez oldu

 

Ben yârime düşkünem zulüm etme

Bir gonca güldür kemler söyletme

Bu canı feda ettim inkar etme

Yâre bi vefadır edilmez oldu

 

Ak göğsün üstünde ataşlar yanar

Al topuk üstüne tumanın çeker

On beşinde bir güzel anca yeter

Yâre bi hevadır edilmez oldu

 

Sılayı da deli gönül sılayı

Kılavuz eyledim telli turnayı

Ak kollara dizdim beşli burmayı

Yâre bi kınadır yakılmaz oldu

 

Lisanım güldendir güller derleyi

Ak gerdana dizdim allı goncayı

Mor yamaçlara düzülmüş yaylayı

Yâre bi meradır çıkılmaz oldu

 

Pınarlara üşüşür şol güzeller

Yiğitlerle söyleşir kim yetenler

Çöğermiş de eyleşir yar bilenler

Yâre bi canadır verilmez oldu

 

Yar elinden yar elinden alırım

Gönca gülü al ipekle sararım

Bir zalime düştüm öyle yanarım

Yâre bi hâzâdır bilinmez oldu

 

Aşığam aşık derdi dermanından

Sözüne kazık çaktı fermanından

Kimlere talkın verdi imanından

Yâre bi Hüda’dır varılmaz oldu

 

Ahidir ahmedim söyler sadrından

Cefadır çeker güzeller kahrından

Bir zalime düştü çıkmaz derinden

Yare bi sevdadır düşülmez oldu..

 

 

sadır:göğüs

feta: yüksek fedakarlık

niza:kavga etmek

kaza:kaderin gerçekleşmiş şekli

bela: levhi mahfuzda evet demek,

sala:duyurmak

sada:ses

mera: yaylanın yayılabilecek otlu kısmı

heva:geçici heves

çöğmek: oturmak, çömelmek

talkın: imamın mezara konulan cenazenin sorgusuna yardım etmesi

 

 

Ahi kul ahmede nasib olmuştur

 

 

 

 

 

 

 

 

17 Nisan 2014
Okunma
bosluk

Sana Nettim neyledim ( Koşma )

Gel hele gel hele güzel civanım

Sana nettim neyledim el içinde

Gel hele gel hele güzel maralım

Sana nettim neyledim el içinde

 

Ben yanarım şu güzelin hat’rına

Sarılmaz kollarım şol beline

Aldım sattım bezirgan dokusuna

Kime nettim neyledim kul içinde

 

Kararım kavidir dönmem yolumdan

Senindir bu gönül yudum sabunlan

Gel gir turabın olayım aşkından

Sene nettim neyledim hal içinde

 

Bunca yaş yaşadım eller içinde

Çarığım deliktir neyler’özümde

Bir acı kahvedir titrer sesimde

Gene nettim neyledim gül içinde

 

Söyle ben de bileyim kend’özümü

Derde saldım şu firaka nazımı

Çeker oldum bu hasretlik sazımı

Yare nettim neyledim dâr içinde

 

Be hey canan canım sundum almadın

Can bedende durmaz kıldım bilmedin

Kim bilmeye feta kıldım sormadın

Yene nettim neyledim  zar  içinde

 

Sevenler de el olurmuş duymadım

Gözden dizden kuvvet gitmiş bilmedim

Kaça yazmış Rahman levhde görmedim

Güle nettim neyledim dal içinde

 

Baha kıldım canım canan istemez

Ele düştü gülüm bağın sorulmaz

Kime açtı gülüm çağın bilinmez

Hele nettim neyledim yar içinde

 

Gönül bu bir iner bir çıkar imiş

Düştükçe düşer yare nihan imiş

Dermanım sendedir kim ayan imiş

Sene nettim neyledim ah içinde

 

Usul adap kalktı sohbet karından

Cana kıydı canan meşkin telinden

Kimse bilmez öle durdum yolundan

Sene nettim neyledim gel içinde

 

Ben söylerim sen duymazsın belalım

İnsaf yoktur iman kime celalin

Cana düştü yarem sende meramım

Eşke nettim neyledim can içinde

 

Aşık ahmed derde düşer cananın

Canan bilmez cihan üzre düşenin

Ağla gözüm ağla sen de yaranın

Kele nettim neyledim çöl içinde

 

aşık ahi kul ahmed nasibidir

17 Mart 2014
Okunma
bosluk

sevinç hüzün aşk gazap (Serbest)

Sevinç,

hüzün,

aşk,

gazap

hepsi bir arada

Bir kaygısız gezinir bu tayfın turabında

 

Her şeyi bir tutabilse dert yok kaygısıza

Lakin,

çırpınır durur bir zaman serabında

 

Hayatı tut çarkından öbek öbek

Bir anlamı bilse çözecek ilmek ilmek

 

Tesbih eder bir gülün düşer mekanına

Ya öl ya sev kim hülya derler nazargahına

Doğru kullar doğrusu bilinmez meyanında

Sır eyledin anı sadrımda cümlegahında

 

Selam ile kelam eyle

Azaptan kerem nihanına

Şifadır her ne desem şu selamına

Sen olgun düş

İncinme,

daim gülmek veraına…

 

 

aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur

11 Şubat 2014
Okunma
bosluk

NO’LA MUHAMMEDÎ (Mersiyye) (İlahi) (video)

*

Sultan I. Ahmed’in Hazreti Peygambere Mersiyyesi

 

N’ola tacum gibi başumda götürsem daim

Kademi resmini ol hazret-i şah-ı resulün

Gül-i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidir

 Ahmeda durma yüzün sür kademine o gülün

Sultan I. Ahmed

                                             

NO’LA MUHAMMEDΠ 

(Hz. Peygambere Aşık Ahi Kul Ahmedin Mersiyyesi)

 

N’ola başım gibi seni de taşısam

Beni hardan alan nuru Muhammedî

Gülşeninim güllerim seninle koksam

Ahmedî kul üzre yüzün Muhammedî

 

N’ola canım gibi seni de sevseydim

Beni hare sokan narı Muhammedî

Didarımın bağları seninle gülsem

Ahmedî kul üzre gülün Muhammedî

 

N’ola sözüm gibi seni de bilseydim

Beni senden alan nuru Muhammedî

Cennetimin köşkleri görüp bilseydim

Ahmedî kul üzre sözün Muhammedî

 

N’ola yarim gibi seni de sarsaydım

Beni candan eden canı Muhammedî

Cananımsın köşkleri verince gülsem

Ahmedî kul üzre köşkün Muhammedî

 

N’ola halim gibi seni de ağlatsam

Beni kuldan eden birr’i Muhammedî

Resulüsün ümmeti verince gülsem

Ahmedî kul üzre gül sen Muhammedî

 

N’ola gülüm gibi seni de dileseydim

Beni bülbül kılan gülü Muhammedî

Türkülerin neşvesi kârınca yağsam

Ahmedî kul üzre türkün Muhammedî

 

N’ola yıllar gibi seni de içseydim

Beni yorgun kılan ahı Muhammedî

Gözlerimin yaşları tövbede Hakşen

Ahmedî kul üzre makam Muhammedî

 

N’ola zikrim gibi seni de ansaydım

Beni cezbe salan şah’ı Muhammedî

Döndüğümün nirengi yıkılsa yansam

Ahmedî kul üzre ölsem Muhammedî

 

N’ola aşkım gibi senide yar saydım

Beni derde koyan aşk’ı Muhammedî

Sadıkınım mihengim yıkılsa düşsem

Ahmedî kul üzre kalksam Muhammedî

 

N’ola bilgin gibi seni de çözseydim

Beni bir de bulan dahi Muhammedî

Sorulanın şifresi verilse çözsem

Ahmedî kul üzre bilsem Muhammedî

 

N’ola halim gibi seni de sorsaydım

Beni hapse koyan hakkı Muhammedî

Mahpusların kapısı açılsa kalsam

Ahmedî kul üzre assam Muhammedî

 

N’ola cahil gibi seni de sorsaydım

Beni ilme iten “oku, Muhammedî”

Alimlerin imamı olup kıldırsam

Ahmedî kul üzre ezan Muhammedî

 

N’ola sırrım gibi seni de açsaydım

Beni ele veren yad-ı Muhammedî

Gizlerinin çırası yansa da görsem

Ahmedî kul üzre gizin Muhammedî

 

N’ola dişim gibi seni de sıksaydım

Beni sünnete koşan şer’i Muhammedî

Tarikatının yolunu söyle de bilsem

Ahmedî kul üzre erin Muhammedî

 

N’ola elim gibi seni de tutsaydım

Beni biat eden nebi Muhammedî

Hakikatının hükmünü bildir de ölsem

Ahmedî kul üzre hakkın Muhammedî

 

N’olaydı da n’olaydı hükmüm n’olaydı

Yedi düvel hükümranım hal olaydı

Resulü Zişan hükmüne ram olaydı

Ahmedî kul üzre şahın Muhammedî

 

Kul ahmed’im sultanın kim Ahmet midir

İki cihan üzre şahın gül gülşen midir

Bu adaşların Rahman’ı Rahim midir

Ümmetî kul üzre şaf’i Muhammedî

 

ilk kıta şiir Sultan 1. Ahmedin kendi şiiri olup İstanbul Sultan Ahmed meydanındaki türbe kabristanının giriş kısmının üst içe bakan tarafında beyaz mermer üzerine altuni renkte yazılı olan kıtadır. kendisi 14 yaşında tahta çıkmış, 14 sene tahtta kalıp hastalık nedeniyle vefat etmiş, 12. padişah olup 14. sırada (önceki iki defa tahta çıkış dolayısıyla) tahta çıktığı için 14 şerefeli Sultan Ahmed Camii’ni yaptırmış ve açılış ikindi namazına denk gelince cemaate dönüp “ey cemaat, içinizde ikindi namazının sünnetini ömründe hiç terketmeyen her kim var ise gelsin bu namazı kıldırsın” diye nida etmiş,

 

bir süre bekledikten sonra etrafındaki mollalar da dahil olmak üzere hiç kimseden ses çıkmadığını görünce öne geçip ” Elhamdülillah biz ömrümüz boyunca bu sünneti de hiç terketmedik” deyip imamete geçmiştir. Sultanın bir türlü namaza başlamadığını gören alimler mollalar sultana “Sultanım cemaat bekleyip duruyor, huzursuzlaştı, biraz acele edin” deyince Sultan Ahmed’in cevabı şöyle olur. “Bre Molla, siz benim kabeyi görmeden namaza duracağımızı mı sandınız” der. b

 

ir müddet sonra da namaz eda edilir. bu cami bir ihtiyaçtan ziyada Ayasofya Camii’ne kinaye olarak üstünlüğümüzü ilan etmek için onun tam karşısına yapılmıştır. kubbesi Ayasofyadan bir karış da olsa geniştir. ayasofyanın hantallılığına göre daha zariftir. konumu daha isabetli ve görünür bir yerdedir. iç direkleri de aynı şekilde zarif ve içi çini kaplama olup yabancılar “mavi cami” olarak anarlar.

Bu fakir geçtiğimiz ramazandan üç gün önce Temmuz 2011’de İstanbul’da idi ve hem eserini hem eser sahibini ziyaret edince (muhabbeti bir başka oldu mübareğin) ve yukarıdaki şiiri de görünce hemen onu not edip İstabnul-Ankara yolunda aşağıdaki mersiyyeyi kaleme almak nasib oldu. yazdırana hamdolsun.

 

 

aşık ahi kul ahmede nasibdir.

3 Ocak 2014
Okunma
bosluk

Evvel Bahar Ermeyince Şiirimiz ve Türküsü (Semaî) (sesli video)

 

Evvel bahar ermeyince

Kırmızı gül açmaz imiş

Kırmızı gül açmayınca

Gonca diye kokmaz imiş

 

Bahar baçı güller imiş

Gül bahayı aşk eylemiş

Aşkın sazı bülbül ötmüş

Bülbül gülsüz yatmaz imiş

 

Kır çiçekli ala dağlar

Lale sümbül çiğdem eğler

Yazıdaki oğlak söyler

Cana bülbül ayvaz imiş

 

Bülbül güle aşık imiş

Aşık ne ki ölür imiş

Ölmeden evvel ölseymiş

İnsan oğlu ölmez imiş

 

Gül bahardan azad imiş

Evvel nazar gonca imiş

Gonca Hakk’ın fehmi imiş

Fehme eren yanmaz imiş

 

Er baharda bağım gülşen

Gül dedimse kastım aşktan

Bülbül kimmiş benim canan

Canın sunan ölmez imiş

  

 

aşık ahi kul ahmed’e nasibtir

 

 

 

4 Aralık 2013
Okunma
bosluk

Gam çekme gönül (Koşma)

Gam çekme gam çekme gönül halına

Sana da bulunur nice güzel var

Bağ bahçe gül olmuş gönül mahına

Sana da bulunur nice güzel var

 

Sakının dağlar, var yollarım bağlar

Üç güzel bir olmuş hasretlik söyler

Men düşem yarime boyların uzar

Suna da bulunur ilde neler var

 

Ey ağalar söylen beyler nideyim

Bir güzele altun asbap döşeyim

Yetmez diye üste canım sunayım

Vera da bulunur kolda neler var

 

Yiğit olan yiğit edep düşürür

El ikin derse o birin söyleşir

Muhanete makam ermez didişir

Gülde de bulunur dalda neler var

 

Yol bilmem yolak bilmem gel hele gel

Bir naza helak oldum şu döşe gel

Bu aşkı çeker sinem gel güle gel

Sare de bulunur canda neler var

 

Gül derledim ele dikenler nesi

Diken kıymet buldu gönüller asi

Bunu ben demedim aşıklar kaşı

Deva da bulunur handa neler var

 

Gül yüzlü haççam ellerde gezermiş

Gah cennet ister gah koynum dilermiş

Bu yare gönlüme hançer bilermiş

Bela da bulunur kulda neler var

 

Yar gelesi cilve ile naz ile

Vur hançeri sinem üzre saz ile

Yok devası ilaç ile naz ile

Safa  de bulunur sende neler var

 

Yar yanağı gamzeli çifte balaktan

Her meramı maralı düşer budaktan

Er çemende ağlar sıra dölekten

Kaza da bulunur sazda neler var

 

Ayva turuınç nar istiye civanım

Nazlı dertli yar söyleye meramım

Sen şöyle bir uzan hele cerenim

Mera da bulunur dağda neler var

 

Bülbülün figanı gonca güledir

Çirkinin niyazı Hakk’a nidadır

Bir güzel çirkinde zulme riyadır

Baha bulunur yarde neler var

 

Karlı dağlar sende ahdim varimiş

Çevren sarar irayhanlı bağimiş

Eyi günde ahbap çavuş çoğimiş

Darda da bulunur dostta neler var

 

Yari saldım çemenlere bağlara

Ey’lik etsem fırlanırmış yollara

Bir gün olsun koynum girmez yanmağa

Canda da bulunur gözde neler var

 

Ahi kul ahmedim ölmek kârımdır

Ölmek ne Muhammed sevmek zarımdır

Hakk nasib etse de görmek canımdır

Mahmut da bulunur Hakk’da neler var

 

aşık ahi kul ahmed nasibidir 

 

 

 

 

 

21 Temmuz 2013
Okunma
bosluk

Suna boylum (Koşma)

Benden selam eylen suna boyluma

Hazanı bahara çelik koşmasın

Yenem derim de yenemem göğnüme

Hazanı bahara çelik koşmasın

 

Devası derttendir yoldan çekilmez

Nizaı yoktandır elden çekinmez

Kararı onbeştir aşktan sorulmaz

Hasanı bahara deyip geçmesin

 

Al yeşil yemeni geymek hazından

Hem dara düşmeğe ölmek zorundan

Bir kula sunmaya emmek tadından

Yiğiti sunaya kaşık düşmesin

 

Aldırdım aklımı garip aşığım

Bindirdim sıdkımı kulluk ederim

Yaylada güzeller gülün dererim

Mehmeti fatmaya çavıp düşmesin

 

Karadır karadır bahtım karadır

Usul boya ince beli yazadır

Demem o ki bana şöyle geledir

Cenneti cemale bakıp düşmesin

 

Geldiğim gittiğim yollar uslanmaz

Güzeldir  koynumda lebler dayanmaz

Altunu asbapa söyler soyunmaz

Akçeyi mihrine sayıp düşmesin

 

Nicedir güzele saydım çarhını

Bellidir hürmüze koştum sadrını

Revadır kulluğa yazdım mahını

Aşığı eşiğe yelip düşmesin

 

Güzeller güllüdür elden düşmeğe

Süzdürür nazeder gözden içmeğe

Daradır yareler sazdan koşmağa

Yareli yarime süzüp düşmesin

 

Ahidir kulluğum Hakk’tan yazıla

Gömlektir giydiğim  bezden biçile

Nicedir dediğim erden sayıla

Meradan sürdüğüm bozuk düşmesin

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

10 Temmuz 2013
Okunma
bosluk

Yar elinden (Varsağı)

Yar elinden yar elinden

Bade içtim yar elinden

Ağşam sabah kul olmaya

Yane düştüm yar elinden

 

Al fistana mavi yazma

Yanar olmuş sallı durma

Hay düşümde yarım elma

Sene düştüm yar elinden

 

Gelin çıkma yalın ayak

Başa durma eksik etek

Olmaz olsun kahpe felek

Derde düştüm yar elinden

 

Altun asbap düze durur

Düze vardım eğri yatır

Canı verdim daha nedir

Cane düştüm yar elinden

 

Yar severim yaran olmaz

Akçesine kesem yetmez

Gönül düşkün gayri bilmez

Yele düştüm yar elinden

 

Havalanma deli gönül

Göğe çıkmış dalı melül

Edep bilmez ben’i cahil

Kele düştüm yar elinden

 

Menendin yok şu alemde

Sadrıma düştü yarem de

Bir ağlar bir gülersen de

Ben’e düştüm yar elinden

 

Gel güzelim bekle beni

Ağşam sabah çıkar yeni

Aklım alsan ebru demi

Niye düştüm yar elinden

 

Gamzelerin çifte çifte

Fitnelerin onbeş gülde

Bre güzel alma diye

Dile düştüm yar elinden

 

Kaşlarını kara saydım

Mecnununu çöle saldım

Ben bu aşkı gülde buldum

Ele düştüm yar elinden

 

Güzelliğin başa bela

Ala gözün kula cefa

Sever isem sanem ola

İle düştüm yar elinden

 

Ağam taş yerinde ağır

Bülbül öter gülde hatır

İnsan sevdiğinden soğur

Göze düştüm yar elinden

 

Aşkı yazdım sırasına

Sıra geldi kime sine

Bir söylenir ölesine

Nice düştüm yar elinden

 

Kul ahmedin şavkı vurdu

Döndü döndü Hakk’a kuldu

Aramanın hakkı buydu

Aşka  düştüm yar elinden

 

 

aşık ahi kul ahmed nasibidir.

16 Haziran 2013
Okunma
bosluk

Ağdı gönül (Varsağı)

Yollar uzun ağar çeker

Severim sevdiğim seni

Söyler dilim sıla çeker

Severim sevdiğim seni

 

Muradına ermek diler

Çifte güzel sarmak ister

İnci mercan takmak diler

Severim cananım seni

 

Hey efendim hey aşk olsun

Kupalara zem zem dolsun

Onbeşine girmiş olsun

Severim meramım seni

 

Gönül sırrı açmaz ele

Sıra gele düşe derde

Bir nefeslik sevmek diye

Severim mihrabım seni

 

Sattım gitti varı yoğa

Düşen bilir aşk-ı vera

Gel seninle ölek daha

Severim gül’zarım seni

 

Esti yeller bağrım sarar

Dertli gözler yaşlar arar 

Nazlı yare bahar sorar

Severim sevdalım seni

 

Namertlere aman olmaz

Usul adap erkan bilmez

Dost edinen iflah olmaz

Severim belalım seni

 

Gönül gözü açmayınca

Alemleri görmeyince

Hakkı’ın nuru ermeyince

Severim yaranım seni

 

Akıl alma cahillerden

Düşüp kalkma kötülerlen

Bilir bilmez aptallardan

Severim maralım seni

 

Güzel gel şöyle sarılak

Akşam sabahı katışak

Ölerekten hay bilişek

Severim ceylanım seni

 

Yaylalarda güzel gezer

Dolanır pınara iner

Bakracına yiğit ister

Severim kınalım seni

 

Toprak oldum güller beni

Suya ağdım canlar demi

Dahi yakîn eyler canı

Severim beyanım seni

 

Canlar canı güle düşmüş

Güle yanmış beni silmiş

Daha kimler Hakk’ı bulmuş

Severim ayanım seni

 

Bir güzele ağdı gönlüm

Ağmak ne ki çöğdü gönlüm

Git işine emmi oldum

Severim kararım seni

 

Ahi ahmed sevdi güzel

Güzellere düşmek güzel

Hazan oldu bilmez gazel

Severim söylerim seni

 

Ahi kula ahmed taştı

Varıp deryaya ulaştı

Aşkın şarabından içti

Severim veraım seni

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

16 Mayıs 2013
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma