Demedim mi? ( Varsağı )

Bre güzel bre güzel

Yaşın geçer demedim mi

Sürme çekilmiş gözlerin

Yiğit yıkar demedim mi

 

Lale sümbül gülün kastı

Şenlenirmiş gönül kasrı

Bülbül olup ahu zarı

Cana yeter demedim mi

 

Boylu poslu fidan gibi

Uzar gider selvi gibi

Bir gün gelir yaşın gibi

Hazan olur demedim mi

 

Yörü behey kaşı kalem

Nazın çeker kamu alem

Beni sende yare kılam

Canan olur demedim mi

 

Hele bak şu canı teze

Gelin olmuş onbeş güne

Bensiz niden varıp ele

Ziyan olur demedim mi

 

Yanıp yanıp da yakıldım

Şu güzele pek alındım

Onbeş diye çok düşündüm

Günah olur demedim mi

 

Dertli yazdım canım çeker

Bu ahu zarı kim biler

Güzel sana düşsem eğer

Derman yoktur demedim mi

 

Bre ağam sürdür atın

Güzellerin aşkı çetin

Ulu orta gezme sakın

Güzel yıkar demedim mi

 

Bir gönüldür baştan yanar

Canan naza düştü dağlar

Aşık sazı yaşin  ağlar

Ağıt düzer demedim mi

 

Hey ağalar zorlu beyler

Ölmeden bir dem süreler

Yüzüne kara topraklar

Atan gider demedim mi

 

Hey Rabb’im amanın aman

Ne kadı bilir ne güman

Azraildir kastı candan

Uçar gider demedim mi

 

Vuslat gitti firkat döndü

Ciğer deşti cana yetti

Kimler geldi kimler geçti

Zulüm yanar demedim mi

 

Bahar baçı güller ola

Gül bahası aşka yete

Bu hal ile Muhammed’e

Gönül bağlar demedim mi

 

Yetti canım onmaz halim

Cefa çeker bitmez aşkım

Onca günah tövbekarım

Hakk’ın siler demedim mi

 

Ahi ahmed kulluk eder

Eder de can tenden gider

Ölüm de olmazsa eğer

Kıran girer demedim mi

 

kasr: saray

güman: şüphe

vuslat: kavuşma

firkat: ayrılık

baha: bedel

tövbekarım: tövbe eden kişi

 

aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur

19 Nisan 2014
Okunma
bosluk

Mihenk taşı (Koşma)

Ben bu aşkın sırrını şerh eylesem

sırlarım kelama kitaba sığmaz

Yaranlar aşkına zarım söylesem

Gözyaşım hesaba, mizana sığmaz

 

Hakk kelamı Rasul ile derc’olur

Ey sevgili aşkın bize yol olur

Bir noktadan cahil ilmi dağıtır

Merakım dünyaya cihana sığmaz

 

Güzel baki, meydan yiğite kalsa

Bağ-ı irfanımı edep ile yusa

Aşk ataşı yaksa divane kılsa

Yüreğim gömleğe ömrüme sığmaz

 

Cemalin bağında seyran eylesem

Kadrime dokundu ihsan eylesem

Sendeki halleri mihenk eylesem

Semaım yerlere göklere sığmaz

 

Güzelsin alemden ey peri sanem

Her gören, gönül verir, ahu zarem

Nice eğri düşer canı muhtarem

Veraım sadrıma canıma sığmaz

 

Dost ile olunca yağmurla beni

Gör nice eyledi divane hemi

Nice aşıkların tutmuş alemi

Mezatım tekkeye Mekke’ye sığmaz

 

Göz yaşım çağlıyor, katrem ırmağa

Mihnet etme cahil ile taşmağa

Yitirdi mihengim elden ayruğa

Hazanım fermana namaza sığmaz

 

Şu güzelin bahçasında açılan

Yar koynunda ellerimde yumulan

Ak gerdana dökülüp de saçılan

Kınalım ellere güllere sığmaz

 

Kudret kaleminden çekmiş sürmeler

Güzel hicri ile yıkmış niceler

Mah yüzüne çifte mahya dizeler

Mihrabım gözlere benlere sığmaz

 

Kaşları karadır gözleri ela

Sevdiğim gücenir ikili sıra

Gönüller şevkidir eğriye vara

Sözlerim ağuya karaya sığmaz

 

Güzel yüzün gören gayri unutmaz

Tesbihi sensin ayru din tutulmaz

Zahid mihrab, aşık eşik unutmaz

Kulluğum şeriat tarikat sığmaz

 

Ahi ahmed katren deryaya varsın

Gönül düştü bir zalime nice yansın

Dost kapısında kul tartıya çıksın

Günahım batmana kantara sığmaz

 

 

aşık ahi kul ahmed nasibidir

2 Haziran 2013
Okunma
bosluk

Boyunda urgan iniler (Varsağı)

Be gardaşlar bre canlar

Irakta  iller iniler

Yol eylerim yar elini

Yollarda taban iniler

 

Ararım erler meydana

Sözünü söyler cihana

Bahası canlar yarana

Fetada  kullar iniler

 

Eylerim diller tadlısı

Küserim yarin kakısı

Dünyayı veren kadısı

Tapuda ben’ler iniler

 

Eser seher yeli eser

Gonca güller naza düşer

Bahar yaza ağıt düzer

Mizanda gözler iniler

 

Yarimden ırak düştüğüm

Canandır canı yazdığım

Astılar boyun büktüğüm

Boyunda urgan iniler

 

Hay felek senin elinden

Çeker oldum çeker oldum

Bu dünya nefse yaranım

Azapta canım iniler

 

Çağlar idim katre katre

Ulaştığım aşktan yane

Bir o yane bir bu yane

Irmakta taşlar iniler

 

Arap atlı Burak sormaz

Vara gide yele  bakmaz

Onbeşinde kıza sormaz

Kucakta  kızlar iniler

 

Be çağlayan Kızılırmak

Haram ettin gelin olmak

Alay alay yuttun nitmek

Kaderde yazan iniler

 

Koç yiğidin yürek yağı

Erir gider gozel çağı

Kimi algın kimi çalı

Güzelde yanan iniler

 

Namerde boyun eğmedim

Yoluna hem kul varmadım

Öldüm öldüm de demedim

Göğüste figan iniler

 

Ayrı düştüm yar elinden

Sala verdim kul dilinden

Üçe sattım beş yolundan

Tartıda güman iniler

 

Al geymiş zalim el görsün

Bir olmuş zulüm yar bilsin

Kim olmuş canım el duysun

Cihanda mahsun iniler

 

Bahar sazı gül üstüne

Aça durur gül eline

Ben’i yiter Hakk yoluna

Alemde kulun iniler

 

Ahi kula Ahmed yazsın

Yazgı diye aşık ölsün

Bir aşığa cihan ağsın

Kefende  kalan iniler 

 

 

EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: Ahi kula Ahmet yazsın demek Ahmet Peygamber Efendimiz bize yani Ahi kula yazsın yani Ahirete davet etsin demektir bir mana olarak, ikinci mana ise aşığın benliğini öldürmesi demektir ki akabinde başına cihanın ağması ölen benliğin çok insana ulşaşmaya vesile olacağıdır ki bunun da arkasından kefenin gelmesi dünyada yaşarken onu terketmektir ve ölü gibi yaşamaktır.

Bu yazgının peygamberden gelmesi vesilenin yüksekliğini gösterdiği için aşık buna asla itiraz etmez edemez. bu davet gereği aşık yani biz ölelim. bir aşık olarak tek olalım yani tek dünya olacak bir ağırlık —aşık bütün dünyada gezer ve görev alır—ve gayrette olalım ve cihan cenaze namazı için başımıza ağsın yani toplaşsın. ikinci manası ise ölü gibi tepkisiz olan birisinin takvası artar ve bütün cihanı başına toplayabilecek hale gelir.

kefende kalan iniler demek insan öldükten sonra mezarda ilk sorguyu verir vermez uçar gider ve Allah’ın takdir ettiği yüce bir mevkide yerleşir, cennetteki makamını da seyreder ve yakınlarını geçtim de ne demek, ümmeti Muhammed’in önemli olaylarında kurtarıcı olarak görev alır (deprem kaza ve toplu felaketlerde bir çok insanı uzaklaştırır. o sırada kalbi açık olanlara görünebilir silüet olarak, bazen de kişi olağanüstülüğü görür fakat anlam veremez.) ölmek üzere olan müslümanlara sekerat halinde dua etmeye gelir ki o kişi canını kolaylıkla ve imanla versin diye —Yaklaşık bir ay önce ölmek üzere olan bir müslümana gittiğimi hatırlıyorum– büyük belaların ümmete gelmemesi için dua etmeye devam eder.

Savaş anında ümmetin yanında bizzat savaşa katılır ve savaşanlara yardım eder. savaş zamanında savaşa giderken mezarın başından yerden göğe doğru vızıltılar gelir. bu sesleri kalbi açık olanlar çok rahat duyar. riya olmamak kaydıyla biz bunların birçoğunu aynen gördük de sizin imanınız artsın diye buraya yazdık. Kefenden uçanlar böyle olduğuna göre kefende kalanlar uçamıyanlar olur ki bunlar Allah muhafaza günahkar olup kabirde kefen içinde azap görenlerdir. işte kefende kalanın inilemesi budur.

 

aşık ahi kul ahmede yazmak ve yaşamak nasib olmuştur..

21 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Allah’ını seversen (Semai)

Algın algın bakan güzel

Süz Allah’ını seversen

Uğrun uğrun kaçan güzel

Gel  Allah’ını seversen

 

Gönül ince taze arar

Onbeşine bassa yeter

Beşi birlik döşde çavar

Tak Allah’ını seversen

 

Edep erkan güzel harcı

Baha ister gönül şavkı

Bir soysuza varır bahtı

Git Allah’ını seversen

 

Huyu güzel gönlü zengin

Beli ince hali düzgün

Bir yiğide vara görsün

Yan Allah’ını seversen

 

Turnalarla selam salar

Bir gönüle sırtın dayar

Bahçalarda güle ağlar

Gül Allah’ını seversen

 

Seni sevdim deyu eller

Eller deyu küser güller

Sabah akşam kulun kollar

Bak Allah’ını seversen

 

Allah güzel, güzel sever

Can canana yanar ağlar

Dostluk güzel sohbet karar

Et Allah’ını seversen

 

Bir güzele ömür verdim

Ömre sazdır gülüm benim

Goncasını yare yazdım

Aç Allah’ını seversen

 

Güzel sevmek günah değil

Kadı versin hüccet eğil

Senden alsam berat kavil

Ver Allah’ını seversen

 

Dört kitaba mana düştüm

Düştüm amma cana yordum

Bir kul iken baha oldum

Gör Allah’ını seversen

 

Bu sevdanın yolları zor

Can elinden cananı kor

Bencileyin sevmeyi gör

Gör Allah’ını seversen

 

Katre idim derya içtim

Boydan aştı aşka düştüm

Aşk boyadı kane ben’im

Gör Allah’ını seversen

 

Dal boyuna aşık oldum

Gül domurun sorgu ettim

Bir onbeşe yazgı düzdüm

Gel Allah’ını seversen

 

Halden erir yürek yağı

Yeldir yeldir geçer çağı

Üç Osmanlı avrat bağı

Çöz Allah’ını seversen

 

Çirkin güler güzel ağlar

Düşman güler dostlar ağlar

Bu kervanı kimler bağlar

Boz Allah’ını seversen

 

Kol doladım ince bele

Göz mizanım aşkı içe

Kim söylemiş ele güne

Bak Allah’ını seversen

 

Geçti yazım geldi güzüm

Yar olmadı gönül sazım

Biri yaşım biri ölüm

Aah Allah’ını seversen

 

Siyah zülfü ak gerdana

Domur göğsü aç kuluna

Ziyan etmem al koynuna

Gör Allah’ını seversen

 

Dosttan gelir kahır bela

Gül söylenir ahir daha

Od gönülde yanar naza

Yan Allah’ını seversen

 

Ahi ahmed karar etmez

Bir seviye ömrü yetmez

Cübbe ile döner dönmez

Hay Allah’ını seversen

 

EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: ahi ahmedin karar etmemesi ahi olan biz ile ahmed olan peygamber efendimizin karar etmemesidir ki kararsızlık ALLAH’ı aramakta ve yaptıklarında bir noktada durmayıp sürekli ümmeti muhammedin işlerine koşturmamızdadır.

Bir seviye ömrün yetmemesi demek ALLAH’ı sevmeye ömrün yetmemesi ve doyulmaması demektir.

Cübbe ile döner dönmez demek, seven aşığın arşu ala’ya çıkarak ALLAH aşkından cübbe ile dönmeye başlaması demektir. bu cübbenin uzunluğu kişinin dininin takva derecdesini gösterir. biz de bir gün arşu alaya çıktık ve bembeyaz ve uzun bir cübbeyle aşktan döndük durduk. bir ara cübbem önümden açılır gibi oldu ise de hemen döşümü kapattım ve dönmeye devam ettim.  bunu takvamdaki kısa süreli bir düşüşe bağladım. bu dönme biçimi sade bir biçimde değildi.adeta operalardaki zıplayarak birçok figürü yapma şeklindeydi.

Cübbe ile döner dönmez HAY denmesi bu dönme fiilinin ALLAH’a bağlandığını açık olarak göstermek içindir.

Bu kıtada anlatılan şeyleri  aynen yaşadığımız için böyle yazılmıştır. aynı günlerde çok yüksek bir iman ve cezbe yaşadığımızı ve hacca gittiğimiz 1995 yılında olduğunu söylemeliyim.

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

17 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Gel şöyle sarılak (Koşma)

Ala gözlerine kurban olduğum

Gel şöyle sarılak boydan seninle

Gerdan kırıp zülfün telin saldığım

Gel şöyle sarılak  tenden seninle

 

Sever oldum onbeşinde gül gibi

Sala verir el aleme dal gibi

Caymaz gözüm mihengine hal gibi

Gel şöyle sarılak nazdan seninle

 

Bir hal olmuş başa gelen çekilir

Onbeşinde güzel deyu öpülür

Koç yiğitler sunasına sarılır

Gel şöyle yumuşak lebden seninle

 

Dostu olan dost yoluna bakınır

Güzel sevmek yiğit harcı sayılır

Niza olmaz güzel şavkı öldürür

Gel şöyle öpüşek gülden seninle

 

Söyle güzellerin mahı mısın sen

Gözleri dumanlı kuğu musun sen

Al kuşakla  cana   deva mısın sen

Gel şöyle dolanak belden seninle

 

Zülfünün tellerine dolansaydım

Gürzünen hisarını bir yıksaydım

Bahası cana mı canan olsaydım

Gel şöyle değişek candan seninle

 

Güzel, baban duyar seni öldürür

Baha bilmez beşbin deyu tutturur

Beyden geçtim hünkâr kadı bildirir

Gel şöyle ölçüşek haydan seninle

 

Yağız atla kaçırsam gülüm seni

Karlı dağlar aşarım Ferhat gibi

Sen bende ben sende can cana hani

Gel şöyle katışak candan seninle

 

Severim güzeli nazlı olursa

Beli ince boyu dallı usulsa

Çotarım dördün cariyem sayılsa

Gel şöyle bilişek yaddan sizinle

 

Güzel sana düştü kavli kararım

Yüce dağlar yoktur size zararım

Pınardı gözdü sunamı ararım

Gel şöyle sevişek gözden seninle

 

Pazar edemedim zilli yar ile

Sardı beni cilve ile naz ile

Mehlem olmaz bir yarelik söz ile

Gel şöyle yatışak koldan seninle

 

Bir selam geldi de ala gözlüden

Ölür isem eğer ben bu yareden

Namazım kılsın da gitsin evvelden

Şöyle bir ayrılak Hakk’tan seninle

 

Ahi kul ahmedim bağlar bozarım

Akıl ahlak ile kullar yazarım

Kaç güzeli sevdi isem meramım

Gel şöyle sevişek kuldan seninle

 

 

Aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

25 Aralık 2012
Okunma
bosluk

Yörük kızı (Koşma)

Kara gözlerine kurban olduğum

Uzak durma eller gibi nazilen

Dara düşürüp de candan geçtiğim

Uzak durma bahar gibi gülinen

 

Benim yarim cana düşmüş derdinden

Sala verir komşuları yelinden

Sormaz bana bir hamaylı ferinden

Uzak durma kemler gibi tozunan

 

Yaz gelince katar katar devenin

Kıvrım kıvrım gider yolu yaylanın

Benim ilen düşmez oldu kararın

Uzak durma söyler gibi halınan

 

Akar pınarları da suyu çağlar

İnim inim inler güzeli ağlar

Çıkmış anası da var seyran eyler

Uzak durma ağlar gibi yaşınan

 

Engininden yüğseğine çıkılmaz

Yaban girse meşelerin sökülmez

Şartı zordur beylerden kız alınmaz

Uzak durma yeğler gibi elinen

 

Yavaş yürü ala donlu güzelim

Allah kabul etsin dua edeyim

Ayan oldu halim sana niceyim

Uzak durma beyler gibi zorunan

 

Ahmaklar bilmeye güzel sevmeyi

Sevaptır yüzüne bakıp sarmayı

Namahrem olmaz yanaktan öpmeyi

Uzak durma verir gibi balınan

 

Hasta oldum odalarda yatamam

Göz göz oldu yarelerim saramam

Almaz isem bu güzeli ölemem

Uzak durma kaçar gibi beninen

 

Arap atlar yakın eder ırağı

Bayram olur barışır bey otağı

Sevap olur bir gül daha kucağı

Uzak durma korkar gibi gülinen

 

Düğün ola hem al bayrak çekile

Usul boya yeşil kemha biçile

Yar sallanıp da koluma gir hele

Uzak durma canlar gibi eşkinen

 

Çifte çifte avrat ile yataktan

İkiz veren gözde olur ferikten

Leblerine gül dikerim belikten

Uzak durma sarar gibi kolunan

 

Bir ahi ahmed yaşamış dünyada

İki avradı çotarmış hanyada

Yakam diye beyan etmiş kadıya

Uzak durma yanar gibi teninen

 

  •  Hamaylı:içinde bir miktar kuran ve dua bulunan, tedavi ve korunma amaçlı, deri kaplama, küçük kitapçık
  •  kem:dedikodulu kötü söz
  • beylerden kız almak: yörük beyleri yabana kız verirken şart koşarlar damada, ve bunlar ağırdır
  • namahrem: mahrem olmayan
  • kemha: yeşil ipekli kumaş
  • eşk: aşk
  • ferik: ikinci avrat olup daha yangılı ve verimlidir.
  • leb: meme
  • hanya: hayali bir yer adı
  • yakayı kadıya beyan etmek demek iki avrattan da dertli olup boşanmaya kadıya gitmek demektir.

hattat aşık ahi kul ahmede nasibdir

 

13 Eylül 2012
Okunma
bosluk

Sarı güzele sararmışım (Güzelleme)

Sarı saçlarına kurban olduğum

Bahar gelir sana döner gün gelir

Sazdır tellerine zülfün gerdiğim

Yiğit ölür adı kalır gün gelir

 

Ben bu hasret ilen çokca yaşamam

Sen bu nazlar ilen niyaz çekemen

Ağla ağla derken ömre yitemem

Yaşlar yaşar darda düşer gün gelir

 

Seni seven benim ben’i göremem

Seni senim için seven bilemem

Ağu aşkın baçı gari saramam

Ölen sever ben’ler yaşar gün gelir

 

Cemal diyerekten seher düşermiş

Sarı saçlarına altın göğermiş

Beller kırılası bizden geçermiş

Körpe gelir koca düşer gün gelir

 

Ala gözlü çifte benli sevdiğim

İnsafın yok mudur öldür bakayım

Kadıya haber sal mihrin vereyim

Eşek ölür kadı bunar gün gelir

 

Kaç yaşadım yaşlar ile yaşlanmaz

Kim demedim gelir kucak söylenmez

Bu baharın ardı sıra ölünmez

Bahar gider çirkin düşer gün gelir

 

Bir aşk için yana durdum ahımdan

Gece gündüz öldüm hiç sevabından

Ağşamdan koynuna girdim canıylan

Koyun soğur adam ölür gün gelir

 

Gönlün hoş olsun a canım efendim

Yurtlarınız boş kalmaya belendim

Sizi hörülerden saydım genceldim

Nazlar sarar ömür yiter gün gelir

 

Ahi kul ahmed de kışda düşlemiş

Güzel deyu ağu içer yaşarmış

Kimse bilmez canı Hakka satarmış

Canlar ölür Canan yaşar gün gelir

 

Açıklama: bu şiir dün etlik halk otobüsünde yanına oturduğum dişçilik uzmanlığa çalışan altın saçlı kız için yazmaya çalıştım. siz benim her gördüğüme aşık olduğumu, yazıda 300 sevdiğim olduğunu, hep bu güzellikle ilgili şirleri ayrı ayrı onlara yazdığımı bilmiyorsunuz tabii. işte böyle bütün güzelleri sevmek bir Karaca’Oğlan’a bir de bize mahsus denilebilir. Yaşantılarımız benzer olduğu için yazdığımız şiirler de çok benzerlik gösteriyor. o da güzellere “var git emmi işine” diyene kadar, biz de “var git emmi dişine” kadar denilene kadar yolları, yazıları, dağları, pınarları, göçleri, yiğitleri, güzelleri, körpeleri, lebleri, belleri, canları, yaranları, cananları, hatta kocamışları birlikte yazıp duracağız. ikimizin şiirlerini yan yana koyun ve bir edebiyat öğretmenine hangisi hangisinin deyin asla ayıramaz. çünkü yaşantılar ve düşünüşler aynı…ümid ederim değerli okuyucularımız bu yazılanlardan hoşnut olur ve kendini buralarda bulur her şeyiyle..

 

ahi kul ahmed’e nasibdir

 

11 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Şahan’ın cırnağında balaban (Koşma)

Ben bir şahan olsam sen bir balaban

Daksam cırnama kaldırsam yar seni

Ak ellerin sala sala yürüyen

Doksan olsam da sararım yar seni

 

Ben bir kadı olsam hüküm bozmağa

Ak ellerin gümüş tasta yumağa

Seni bellerim de yeşil ördeğe

Noksan olsam da dönerim yar seni

 

Ben bir tüccar olsam kumaş yükümdür

Alana satarım kabut bezimdir

Ömrü harcarım iman düşümdür

Yetmiş olsam da bilirim yar seni

 

Ben bir bülbül olsam gülüm gülşende

Konmaz mıyım nazlı gonca açanda

Benim canım candan âri geçende

Yanmış olsam da soldurmam yar seni

 

Ben bir turna olsam seyfe gölünden

On bin gardaş sökün etsek yurdundan

Koç yiğitler selam yare çızgımdan

Elli olsam da sallarım yar seni

 

Ben bir ceyran olsam çölden kaçınca

Yar göğsünü açmaz elden olunca

Aşiret şaar deyu yoktan göçünce

Kırk yer olsam da yazarım zar seni

 

Ben bir güzel olsam soyha başından

Kerem et yiğidim söyle sazından

Ar ettim güzelliği yaz huyumdan

Aşık olsam da süzerim yar seni

 

Ben bir yalan dünya olsam nazenin

Allanır pullanır şer lezzetin

Düşük kapıda baş eğe dumrulun

Nebi olsam da sorarım yar seni

 

Ben bir selam olsam derviş dilinden

Yüz bin melek alır bakış nazından

Mü’min olan bilmez mi Hakk sazından

Kelam olsam da çalarım yar seni

 

Ben bir koç yiğidim başım dumanlı

Yar aşkına zayil oldum tumanlı

Aç gerdanı mayil oldum sürmeli

Harab olsam da severim yar seni

 

Ben bir yaban olsam varsam ellere

Pınar başında selam güzellere

Olmaz olsun bahtım kör topallara

Serab olsam da çerağım yar seni

 

Ben bir ahi ahmed olsam yareli

Güzeller içinde benli daneli

Aç göğsünü gülüm lebler cilveli

Yadın olsam da sararım yar seni

 

ahi kul ahmed’e nasib

24 Ocak 2012
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma