Şahan’ın cırnağında balaban (Koşma)

Ben bir şahan olsam sen bir balaban

Daksam cırnama kaldırsam yar seni

Ak ellerin sala sala yürüyen

Doksan olsam da sararım yar seni

 

Ben bir kadı olsam hüküm bozmağa

Ak ellerin gümüş tasta yumağa

Seni bellerim de yeşil ördeğe

Noksan olsam da dönerim yar seni

 

Ben bir tüccar olsam kumaş yükümdür

Alana satarım kabut bezimdir

Ömrü harcarım iman düşümdür

Yetmiş olsam da bilirim yar seni

 

Ben bir bülbül olsam gülüm gülşende

Konmaz mıyım nazlı gonca açanda

Benim canım candan âri geçende

Yanmış olsam da soldurmam yar seni

 

Ben bir turna olsam seyfe gölünden

On bin gardaş sökün etsek yurdundan

Koç yiğitler selam yare çızgımdan

Elli olsam da sallarım yar seni

 

Ben bir ceyran olsam çölden kaçınca

Yar göğsünü açmaz elden olunca

Aşiret şaar deyu yoktan göçünce

Kırk yer olsam da yazarım zar seni

 

Ben bir güzel olsam soyha başından

Kerem et yiğidim söyle sazından

Ar ettim güzelliği yaz huyumdan

Aşık olsam da süzerim yar seni

 

Ben bir yalan dünya olsam nazenin

Allanır pullanır şer lezzetin

Düşük kapıda baş eğe dumrulun

Nebi olsam da sorarım yar seni

 

Ben bir selam olsam derviş dilinden

Yüz bin melek alır bakış nazından

Mü’min olan bilmez mi Hakk sazından

Kelam olsam da çalarım yar seni

 

Ben bir koç yiğidim başım dumanlı

Yar aşkına zayil oldum tumanlı

Aç gerdanı mayil oldum sürmeli

Harab olsam da severim yar seni

 

Ben bir yaban olsam varsam ellere

Pınar başında selam güzellere

Olmaz olsun bahtım kör topallara

Serab olsam da çerağım yar seni

 

Ben bir ahi ahmed olsam yareli

Güzeller içinde benli daneli

Aç göğsünü gülüm lebler cilveli

Yadın olsam da sararım yar seni

 

ahi kul ahmed’e nasib

24 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Baş gelir bu gelin.. (Koşma)

Tatlı dilli güler yüzlü hallıdır

Cana reva canana hem datlıdır

Onca güzel içinde bir türlüdür

Urfa Maraş’ta baş gelir bu gelin

 

Yüreğim erir de ahdim kavidir

Al yanaktan bir buseye şakidir

Kırkı leşker yüz çerinin başıdır

Acem ilinde baş gelir bu gelin

 

Katar katar illere uğrar imiş

Sürme gözler dervişler yıkar imiş 

Kılınç vurup zalim kanı dökermiş

Adil işinde baş gelir bu gelin

 

Kah bülbül olur şakır seherde

Kah güller açıp kokar gülşende

Kah namaz kılar mahfil ardında

İman şevkinde baş gelir bu gelin

 

Hele bir yol verin şu has geline

Sözü sohbeti kim iman getire

Kaç vaize ile kimler tartıla

Ağır kefede daş gelir bu gelin

 

Güzelliği yedi düvele varır

Leblerini al ipeğe gizletir

Gün gelir bir koç yiğit söylenir

Yatar koluna baş gelir bu gelin

 

Bir kusur yakıştıramam tenine

Bin koç yiğit denk tutarmış boyuna

En sonunda düşer mi bu “kul”una

Sarar koynuna hoş gelir bu gelin

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

23 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Koç yiğitler soğana düşünce… (Koşma)

Al yanaklı kızlar göç eyledi ilinden

Koç yiğitler mahsun kaldı nigar kaşından

Bağu bahçesi vurgun yedi gül dalından

Gördüm güzelleri de yadetmez sevdiğim

 

Ağşam olur koç yiğitler yerde yatamaz

Dertlenir de sunasına kertme diyemez

Silkinip de gam yükünü sırttan atamaz

Ahdim güzelleri de ahdetmez sevdiğim

 

Bir selamın almadım dilinden dişinden

Güzel yatamıyom hayalinden düşünden

Gadaların alayım gel geçme eşinden

Sarsam güzelleri de sulhetmez sevdiğim

 

Güzelliğe güvenme bir sivilce yeter

Zenginliğe güvenme bir kıvılcım yeter

Gonca gülü açmağa bir koç yiğit yeter

Dersem güzelleri de eğlenmez sevdiğim

 

Ölüm var kalım var şerli soyha dünyada

Koç yiğitler yaban oldu ağlar yazıda

Yandı yüreğim düşünce yiğit soğana

Sordum güzelleri de karetmez sevdiğim

 

ahi kul ahmed de bunu böyle söyledi

Yandı yandı aşkın deryasını boyladı

Kızlar gitti gitti de koç yiğitler ağladı

Varsam güzelleri de çarhetmez sevdiğim

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

 

22 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Koç yiğitlerin sunası (Koşma)

Bir suna eğlenir pınar başında

Koç yiğitler sıra sıra dizilir

Bir turna eğlenir Seyfe gölünde

Koç yiğitler sıra sıra yakılır

 

Bir kara gözlüdür sınar kaşında

Bir kara oğlandır düşer peşinde

Naz-u niyazla söyleşir keyfince

Koç yiğitler kara kara yazılır

 

Bir sarı gelindir açar leblerin

Bir çare yalandır kaçar gözlerin

Kim demiş benimdir ince bellerin

Koç yiğitler dara dara yazılır

 

Bir yazı söylenir levhi mahfuzda

Kim nice yiğittir yazar alnında

Gün gele yakarmış gönül şavkında

Koç yiğitler kara kara yazılır

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

21 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Ataşda yareli yarim… (Koşma)

Bakmayın benim ağladığıma

Bir ataş düştü gönlüm yareli

Etmeyin  benim eylediğime

Bir ataş düştü yarim yareli

 

Al Kızılırmak gibi çağlarım

Deli  devrek döner de eğlerim

Al yeşilli gelinler çekerim

Bir ataş düştü gelin yareli

 

Irmak bucağı da buz tutmazmış

Yeşil başa çifte salınmazmış

Anaç  vurunca kirik yanarmış

Bir ataş düştü yavrun yareli

 

Yel estikçe bağrım yarelenir

Üç gün gülsem beş gün karelenir

Yar eğlendikçe başım dertlenir

Bir ataş düştü halin yareli

 

Acem illerinden garib geldim

Yol yordam bilmez bir fakir kulum

Zaviyeniz açılmaz mı gülüm

Bir ataş düştü yaban yareli

 

Seni doyurmak bize gerektir

Sofra düzmek hep ola adettir

Ahi derler yarenlik sohbettir

Bir ataş düştü yaran yareli

 

Hoşluğumuz kerem eyler iken

Bir yar içun başım terler iken

Gerdana beşi birlik dar iken

Bir ataş düştü saran yareli

 

Bre yiğidim sebatın yoktur

Ağşama sarsan sabahın yoktur

Al yanaktan da ötesi yoktur

Bir ataş düştü öpsen yareli

 

Yar göç eylemiş seher vaktinde

Düzelirmiş yükü at üstünde

Selam vermezmiş boy’un içinde

Bir ataş düştü nazın yareli

 

Ahi kul ahmed yanar yakılır

Yarim gitti deyu var döğünür

Eller güler şu bağrım delinir

Bir ataş düştü bağrın yareli

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

21 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Bir gönül niyazı..

Bir gönül pervazıdır dağlar ardında

Uçsam mı uçmasam mı bilemem gönül

Bir selam niyazıdır güller açınca

Açsam mı açmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül nihanıdır bağlar içinde

Bahadır cevru cefa ağlar gözünde

Söylenir gizli sırlar arşın üstünde

Desem mi demesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül sevdasıdır yaşar bağrımda

Can mıdır canan mıdır yanar kalbimde

Dillenir ağu içen canlar nazında

İçsem mi içmesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül nişanıdır dostlar elinde

Kim bu nişanı verir eller içinde

Ezeli bir kayıttan alır levhinde

Yazsam mı yazmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül yaranıdır ahi postunda

Cümleyi severmiş fütüvvet ehlinde

Aylağın şavkı vurmaz nazar cehlinde

Kovsam mı kovmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül aşığıdır gülün dalında

Bülbül olup ötermiş seher vaktinde

Sürme gözler süzermiş aşkın şevkinde

Çeksem mi çekmesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül çerağıdır kalbim çarpınca

Kim kalbim çarptırır bilmem aşk vurunca

Bir maşuk olmasa şevkat şevk bulunca

Sevsem mi sevmesem mi bilemem gönül

 

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

 

20 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Hakikatli kulların sadakati

Mülkü Beka’dan uçmuşam

Fani cihana yorarım

Her bir amelim yapmışam

Baki cihana yorarım

 

Dost cemalini görmüşem

Huri gılmanı nitmişem

Bağı bostanı bozmuşam

Gülü canana yorarım

 

Vahdet meyinden içmişem

Aşık deyup de uçmuşam

Dost kokusunu almışam

Zannı Cemale yorarım

 

İbrahim’im cananım var

Cebrail’i ne hacet var

Berden ve selama nar

Ânı Rahman’a yorarım

 

Ya Muhammed’im dostum dost

Gel gidelim hey dosta dost

Ümmetinden beni de dost

Kıldı uçmağa yorarım

 

İsmail’im sadıkım yaz

Hakk yoluna bin canım yaz

Koça kurbandır diyorlar

Canı kurbana yorarım

 

Kul İsa’dır Hakk Rasulüm

Yerde ”Ahmet gele” dedim            

Canım yandı göğe çektin

Ruhu hayata yorarım

 

Musa’yım Kelim’im dedin

Kader sırrını cezmeyledin 

Turda yakıp devreyledin

Aczim nuruna yorarım

 

Eyyüb’üm çok cevru cefam

Çekerim yoğiken devam

Sabrımı zorlayınca belam

Çare rızaya yorarım

 

Musa imiş çoban gezer

Muhammed’miş alem güder

İmanımı ümmi söyler

Dini çobana yorarım

 

Aşık ahmedim yanarmış

Yanmak da ne ki ölürmüş

Hakk yoluna “kul” varırmış

Bunu Allah’a yorarım

 

Ahi kul ahmed erermiş

Vuslat olup da geçermiş

Mest oluban hem uçarmış

Canı Rahman’a yorarım

 

“kul ahmed”im de ahmedim

“Hay, ben de içtim bir hoşum”

Sakilik var senin olsun

Cübbe imana yorarım

 

Şişeyi çaldımdı taşa

Namusu vermişim beşe

Başımı SENİN yoluna

Kese kurbana yorarım

 

Ey “kul” hakikatli yarsın

Ahiliğin başta olsun

Mü’min kullar neyin olsun

Yaza ümmete yorarım

 

Ümmet aşkım kavidir bak

Kavi ne ki  öldürür bak

Sünnet ile yandırır bak

Aşkı Rasule yorarım

 

Güler isem sendendir bu

Ağlar isem derttendir bu

Ağu içsem candandır bu

Canı ümmete yorarım

 

Gül Muhammed’im muhammed

Can boğazda “Ya Muhammed”

Nur Muhammed’im gel ahmed

Canı vermeğe yorarım

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

14 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Tılsımlı aşk

Benim ol tılsımlı nihan ki bugün ayana geldim

Ezeli nişansız kayıttı şimdi nişana geldim

 

Bu tılsımı açadur sen hem zulme çerağ oladur

Bağı bostan gülüptür nuru arştan cana doladur

 

Ahmedim nice makam geçersin bu cana can ola

Canların canı Ahmed’i seversin bu cana yar ola

 

İsmi azam ile alem vucüd buldu hem ruhundan

İsmi adem ile alem vucüd buldu giz batından

 

Herkes herkesi ademden bilir de ayrı sorarlar

Hem dahi beni ararlar düşünmez ayan ederler

 

Her yerde bulunmuşam ben her zerrede bilinmişem

Cümle semada çalınmışam şol beyana gelmişem

 

Nice ademdir ki bu ahmed ayan ede her sırrı

İşidin yarenler bu sazı bin lisan üzre her sözü

 

Bugün şevk ile coştum şahbaz olup seyrana geldim

Hay zikrine dönmeğe koştum raksla meydana geldim

 

Feda olsun bu başım baş olup da devrana geldim

Sada kılsın bu sazım bar olup da safaya geldim

 

Firak eyler her sözün yaş olup da silmeye geldim

Vuslatı aşkın şevkine can olup da vermeğe geldim

 

Yunusun çalabı eydür cemali gördükçe ölsem

Söylediğim sözün aşığı olup çalmağa gelsem

 

ahi kul ahmedim cürmümü canla noktaya yazdım

Noktadan kün ile hasıl oldu alem cana yazdım

 

NOT: Nokta tanımlanamaz, Allah da tanımlanamaz, teşbihte hata olmaz, cürmü canla noktaya yazmak demek, canı Allah’a  vermek demektir. Noktadan kün ile hasıl olmak Allah’ın alemi KÜN=OL emri ile yaratması demektir. cana yazmak da canların hayat bulmasdır.. “bar” Erzurum yöresinin halk oyun tarzıdır.   “Canların canı Ahmet” den kasıt Hazreti Rasulüllah’tır.

 

 

ahi kul ahmede nasib

14 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Her aşk bir köle arar

Ahbeptu kadehini içermiş divaneler

Ahirette alaf saçarmiş dost pervaneler

 

Hakk’ın kudreti yedi cehennemi nar eyler

Ol nar aşığın narasından kaçarmış dostlar

 

“Doldun mu” derse Hakk şikayeti aşıklara

Takati yoktur cehennemin şol aşıklara

 

Hakk Teala varayım ol meramımdan yana

Aşık say ki yaşlarımdan döne ateş suya

 

Aşk satarım çık dükkanımı arşa kurmuşam

Gözyaşım derya “hay” kademine yüz sürmüşem

 

Kaçar olsun inşaallah ahından yedi sema

Göçer olsun inşaallah aşkından şerri cefa

 

Hakk saki oluptur mey içirir peymaneden

Ev bark çoluk çocuktan, kıldırır divaneden

 

Vücudumdan kaçar mı şeytan Hakk’ın fehmiyle

Cürmümden isyanıma karar sekinetiyle

 

Ol kapı ki aşk derler Hakk sana açmış ola

Kadir-i mutlak ol aşkını gönlünde kıla

 

Lütfi ihsan ile aşıkları sultan yaza

Sultan kim yolunda kaim Hakk’a canan yaza

 

Meyden bir katre sundu Sübhan’ım açtı kalbim

Zikrin bin bir sırdır ol sırrına kadem kalbim

 

Her aşk bir köle arar, bil bu sırrı gılman kim

Cennet nedir, aşık kastı nicedir, rıza kim

 

Allah deyu kalksa kabirden alem yanarmış

Sevi kuldur deyu Rahman’ım yalnız severmiş

 

Seherlerde yaş yerine kan dökermiş dostlar

Hamdeylese lanetli şeytan kaçarmış dostlar

 

Vaadine yoktur güman söyler kendi Cemal

Yalnız aşık olmaz lütf ile yola koy Cemal

 

Sen feryad ederken garipler elinden tutar

Aşk ile şevk şarabı içmek tasından tutar

 

Ahi kul ahmed aşk özündür aşksız kalma sen

Aşksız olan cahilin işin cehle koma sen

 

Arş ve kürsi bekler sahibini bir vecd ile

Levh ve kalem yazar sadıkını bir çeşm ile

 

Aşksız gelen aşkı dünyadır Hakk’tan bigane

Hakk’sız gelen yarandır yedi tamu civane

 

 

ahi kul ahmede nasib

 

9 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Allah’ım

Etiketler:

Her daim anarım seni

Kararım yoktur Allah’ım

Can dahi bilirim seni

Cananım yoktur Allah’ım

 

İsmi Baki olan sensin

Dilde yadı olan sensin

Gönül dahi koyan sensin

Nizaım yoktur Allah’ım

 

Aşkına düşen abdallar

Kendine gelmez aşıklar

Zikrine dönen mürşitler

Bela’ım yoktur Allah’ım

 

Sen yarattın kamu alem

Ol deyince oldu hemen

Doğrulunca ruhu adem

Olduğum yoktur Allah’ım

 

Malik-ül mülk benim dedin

Veresiye verdim dedin

Emaneti cana yettin

Emanım yoktur Allah’ım

 

Dile destan ele bostan

Güle mestan hele canan

Baha kıldın aşka düşen

İhlasım yoktur Allah’ım

 

Aşkı bilmez kullar öle

Bag-ı bostan döker gide

Bağ-ı irfan cehle düşe

Çerağım yoktur Allah’ım

 

Aşık olsam derya deniz

Canım versem Hakk’a ikiz

Bağı bostan gülistanız

Dikenim yoktur Allah’ım

 

Cemaline aşık gerek

Kullarına rahmet gerek

Bağışına ahmet gerek

Salatım yoktur Allah’ım

 

Bahar gelse yaza varmaz

Güler isem ömür yetmez

Senden ayrı düşmek olmaz

Fermanım yoktur Allah’ım

 

Dertli olan kullar aşkı

Seherlerde gözü yaşlı

Ağıt yaktım ümmet yahşi

Mihengim yoktur Allah’ım

 

Adem dedin cennet koydun

Kerem edip havva verdin

Elma deyu günah yazdın

Helalim yoktur Allah’ım

 

Aklım fikrim şaşa dura

Ahlak için islam ola

Yüzyirmidörtbin nebiye

İnkarım yoktur Allah’ım

 

Musa dedin kelim kıldın

Turda nurun ile yaktın

İlyas ile feta ölçtün

Bildiğim yoktur Allah’ım

 

İsa hazret meryem ile

Meryem dahi rahman ile

Çarmıha ger ferman ile

Öldüğüm yoktur Allah’ım

 

 

Muhammed Mustafa kulun

Geldi sonunda İslamın

Ümmetedir muhabbetin

Mahrumum yoktur Allah’ım

 

Ahi ahmed ister seni

Lütuf göster cemal demi

Aşık sayıp abdal de ki

Ölesim yoktur Allah’ım

 *

 

ahi kul ahmed’e nasib

9 Ocak 2012
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma