İLAHİ AŞK ŞİİRİ; GÜL

Ben bir garibim          

Güller satarım            

Gül yüzün arar            

Diller çözerim              

 

Ben bir kul idim         

Diller çözmeğe              

Hak yüzün görüp       

Güller açmağa            

 

Gül bir dal imiş          

Yare kokmağa            

Sevdası kimmiş               

Ol can almağa              

 

Gül bir naz imiş          

Sinem açmaya

Hakka ruz imiş

Nice kokmağa

 

Ben bir firakım           

Diller ötmeğe               

Hak sevi kulum         

Od’na yanmağa         

 

Ben bir acizim           

Halin açmağa

Hak konuk olsun

Kalbim durmağa

 

 

Ben bir göz idim

Yaşlar akmağa

Onca günahım

Kantar çekmeye

 

Ben bir el idim                

Eller bilmeğe                  

Ol sevi kulu                           

Kimler duymaya              

 

Ben bir kul idim

Kullar içinde

Ne  kullar gördüm

Benden geçmeye

 

Ben bir niceyim            

Kimseler nide               

Aşk sinem düşe            

Gökte uçmağa              

 

Ben bir ney idim               

Diller ötmeye                    

Hak için canım                                  

Neyden geçmeye    

                                               AHMET ATİK           

2 Kasım 2011
Okunma
bosluk

SEVGİ ÜSTÜNE

Etiketler: ,

Kim kimi ya da neyi sever, niçin sever, ne kadar sever?

 
*

Sevgi,

*
Kainatın yaratılış nedeni.

İnsanın da…

Sevgi var olma nedenimiz, onsuz yaşam olmaz.

*
Ancak karşılıklı olduğu zaman daha güzel.

*
Önce yaratan sever, sonra yaratılan.

*

Dost pazar eyledi geldi beri

Gönül bohçasını serdi belli

Bin gönülde yeri vardı

Bir gönüldür deli oldu.

*

Sevginin nereye yönlendirileceği de çok önemli.

*

Sübhana kul olduk

Serdik gönlü bin kere

Ol sevdiğin bulduk

Verdik gönlü bir yere

*

Kazandığınız kadar kazancınızı nereye harcayacağınız da önemli.

*

Rahmana yol bulduk

Yoluna kul vardık

Rahmeti bol bulduk

Aleme derman diye

*

İşte, insan cümleyi nasıl sever? Yunus’un misali yaratandan ötürü… Yaratanın verdiği sevgiyi duyamayan, alemi nasıl sever?

*

Yunus dertli imiş

Derdi derman imiş

Allah sevi imiş

Sevi püryan ola.

*

Veysel misali eğlenecek yer lazım.

*

Tene gerekmez aşk

Aşka can gerek

Can, aşkla bulur canını

Can da bulur aşk cananını

*

Biraz yarenlik edelim.

*

Zatın ile birsin

Bin bildiğin var senin

Bir gönüldür girdiğin

Bir bildiğin var senin

*

Avutursun ahu ile

Dervişlerin ya hu ile

Söylen sözü benim ile

Çok bildiğin var senin

*

Hepinizi sevdik…

*

“Seven arar imiş

Arayan bulur imiş

Bulanlar,

Arayanlar imiş.”

*

Diyeceğimizi diyelim.

*

Sevenlerin dikkatine

Ne yazdıksa rahmet ile

Bir söyledik sevi ile

Kesretine ayan ola

*
ahi kul ahmed

                                                  

2 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Yanıp da gül olmuş kul ister benden

Al yazmalım name göndermiş bana
Gül bitmedik bağı sorarmış benden
Bir bahçadan derler sararmış bana
Gün doğmadık gülü sorarmış benden

*

Ne bağlarım yeşil neylersin onda
Ne dağlarım ala çiçekli kırda
Ben zikrimi sana eylesem harda
Gün doğmadık gülü açarmış benden

*

Ne yanarım yoğa neylerim varı
Ne şikayet eyler dağlarım yari
Bir kulum ki kulluk eylerem zatı
Gün doğmadık suçu sorarmış benden

*

Ey Gülizar gülü kohladım yare
Bir ataştır emre yanadur hare
Kul yanmasın günah yanadur çare
Gün doğmadık günah istermiş benden

*

Sevdiğim yar name göndermiş bana
Dikeni yetmemiş gül ister kaça
Baharım yaz ele saydırmış gene
Seveni yetmemiş el ister benden

*

Dağları yar diye yaslandım yele
Savurdu kul diye Hasan’dan öte
Çiçekli mor diye kıymadım gene
Bin çeşit bağlarım var ister benden

*

Otağım yok name salayım sana
Çerağım var sana yanayım sana
Bahadır bir güle hardayım diye
Goncası açmamış gül ister benden

*

Sevabımsın sürme çekeyim sana
Günahımsın tövbe kılayım gene
Rahmanım der varma öteyim ona
Rızası olmamış hak ister benden

*

Kazancım yok neme lazımdır ağyar
Sokacak bir başı yetirmez neyler
Gelelim bir başa gelecek kader
Kazası gelmemiş gül ister benden

*

Feleğin bil çarhı gerektir “illa”
Dediği “la” ile sevişir “illa”
Gıybeti ko yaman kavuşur “billa”
Günyüzü görmemiş laf ister benden

*

Belalım var eli dost tutar zahir
Söz verip yok deyu dost satar ahir
Kıymatlım tat vermez dost nice zahir
“Kötüyü görmemiş” dost ister benden

*

Goncamın har eli can yakar canan
Dostluğu zar, teli tiz çalar candan
Selamı var ele ver neyler can can
Dostluğu yazılmış levh ister benden

*

Sevabım yok cennet uzaktır bana
Günahım gün yüze sevaptır güne
Kantarım gül, topuz ağdırır güle
Şefaat eylemiş yar ister benden

*

Yazarım bir yazgı oynasın kullar
Sevabım kül olsun örtesin suçlar
Şefa’tim var ise ümmeti kaplar
Rahmana kul olmuş yar ister benden

*

Feleğin bin çeşit oyunu vardır
Birinden el aman eylesem kârdır
Suçlarım çok dostun sorgusu zordur
Bağlardan kurtulmuş yar ister benden

*

Sevenim yoğ olsa sevdamı arşa
Horlanıp el olsa duamı ferşe
Canana kul olsa nefesi yitse
İkiden kurtulmuş can ister benden

*

Ahi kul bir ahmed olamam kocar
Cümleyi bir bilsem yazamam naçar
Derse ki Hak kulum sayarım yanar
Yanıp da gül olmuş kul ister benden

*

ahi kul ahmed

2 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Kırşehir’de Gül Bağlarım

Kılıçözü zem zem misin?
Dağlarım da üç gül müsün?
Koka duran yar sen misin?
Kırşehir güzelin kimdir?
*
Karanfili gurut damda
Yarimi de getir hana
Hatırımı saydır beşe
Kırşehir dostların ondur
*
Koyun kuzu otlar yazı
Yüksek yerden atlar bazı
Aklım kalır yarim nazlı
Kırşehir sevenin hasdır
*
Duvarlarda gara çalı
Gararıp da durma emi
Karabacak çaltı dibi
Kırşehir bağların yazdır
*
Bağa vardım koruk imiş
Haftı taştan oyuk imiş
Parmak üzüm hası imiş
Kırşehir bağların hoştur
*
Karşı karşı karşı gelir
Hayır desen karşı durur
Ayak sürür nazlı olur
Kırşehir ademin şaştır
*
Pınar başı tatlı sudur
Tatlı suyun başı çoktur
Güzel varsa suya koştur
Kırşehir güzelin güçtür
*
Duvar örek sıra sıra
Selamlığa sıra gele
İki direk bir sedire
Kırşehir selamın yerdir
*
Asbap yurlar daş üstünde
Kaşı güzel göz üstünde
Yari güzel naz çekip de
Kırşehir güzelin zordur
*
Garşı bağda üzüm çok mu?
Gelin kırma sözüm pek mi?
Yanak alma lebin baç mı?
Kırşehir gelinin çoktur
*
Bahçe beller Duran gardaş
Elli versen altmış pek hoş
Sütlü komaz siler tek baş
Kırşehir hırsızın kaçtır?
*
Bahçe büyük gezsem bitmez
Kalem çalsam okur yazmaz
Yemin etsem kimse tınmaz
Kırşehir cahilin hiçtir
*
Kale büyük höyük gibi
Ahi Evran cenk de etti
Cacabey’den kılıç yedi
Kırşehir beylerin zordur
*
Galem çekmiş gaştan öte
Kader yazmış onbeş gence
Baha düzmüş sarı lira
Kırşehir güzelin pektir
*
Güzel dülbent çekmiş zülfe
Ezel bahar nazmış güle
Böyle sevda yokmuş diye
Kırşehir aşıkın yüzdür
*
Elma elma, elma alma
Güzel çekme kara sürme
Onbeş kuşa çifte salma
Kırşehir kuşların çoktur
*
Irmak suyun akmaz oldu
Güzel asbap yumaz oldu
Güller gari kokmaz oldu
Kırşehir güllerin hardır
*
Guzu aldım yirmibeşe
Gıvrım gıvrım boynuz vura
Güzel sana kurban ola
Kırşehir nazenin çoktur
*
Yükler göçü deve boyu
Palan vurmuş eşşek deyu
Güzel çeker kervan beli
Kırşehir kervanın yürür
*
*
ahi kul ahmed

28 Ekim 2011
Okunma
bosluk

gönül açmaz ellere

Bağımda bostan bitmez oldu gel
Dilimde tüyler bitmez oldu gel
Baharda güller açmaz oldu gel
Gelmezsen gönül açmaz ellere
*
Gördüm ki sular çekmiş olsun gel
Sandım ki bağlar bozmuş olsun gel
Yandım ki ömür geçmiş olsun gel
Gelmezsen gönül sormaz ellere
*
Baharım bahtım hazan oldu gel
Sevabım hayrım şerre döndü gel
Sebebim sensin Mah-ı Sultan gel
Gelmezsen gönül yanmaz ellere
*
Gönlümde türlü türlü türkü, gel
Her biri türlü makam düzer gel
Davulum yaran zurna çalar gel
Gelmezsen gönül aymaz ellere
*
Salmasın salma bana çuldur gel
Söylesin yâda baha eldir gel
Kimlerin canı sana kuldur gel
Gelemezsen gönül kaymaz ellere
*
Baharın bozdum güze güldüm gel
Kaçıncı sözdür diye yazdım gel
Maniyle türkü yaylakladım gel
Gelmezsen gönül yazmaz ellere
*
Kulların günah çeki kalem gel
Gözlerin siyah sürme kalem gel
Bellerin ince sarma dolam gel
Gelmezsen gönül şehnaz ellere
*
Sevdiğim güzel ikrar bozma gel
Öptüğüm güzel inkar etme gel
Yandığım güzel karar sazda gel
Gelmezsen gönül çalmaz ellere

ahi kul ahmed

27 Ekim 2011
Okunma
bosluk

dağlar

Bahar gülleri erdi de
Canan nâza düştü dağlar
Yarine gönül verdide
Canan nâza düştü dağlar
*
Üstümüzde yüce Rahman
Zikrederler seni sultan
Bahardaki sarı yazdan
Canan dâra düştü dağlar
*
Bağrımızda açmaz güller
Sağrımızda yoklar eller
Düvelimde sürer atlar
Canan dâra düştü dağlar
*
Gözlerimde tüter bağlar
Bağlarımda biter güller
Güllerimde nider eller
Canan yare düştü dağlar
*
Bağlar yazdım dağlar gelir
Bağım çözmez dilber gelir
Ben bir güzel sevsem ölür
Canan dara düştü dağlar
*
Güzel kime eğlen ikrar
Bahar diye yaktın kullar
Sana saysam elli beşler
Canan hara düştü dağlar
*
Sözüm geçmez söyle dursun
Nazım geçmez kime nittsin
Allı gülüm nida etsin
Gülüm dara düştü dağlar
*
Aklı koydum gömlek giydim
Gömlek diye kefen biçtim
Üç beş diye kime ölçtüm
Nefsim dara düştü dağlar

ahi kul ahmed

22 Ekim 2011
Okunma
bosluk

çarşılar, çarşılar…

Çarşılar, çarşılar…
Allı pullu mankenli çarşılar
Al, ver, sat, kat çarşılar
Her biri yüz bin mal satar çarşılar
*
Çarşılar, her biri bir ocakta karşılar
Çarşılardan karşıya haber var
Bir de gönül yaz amcaya ne naz
Erzurumlu yamak henüz işi öğrenmedi
*
Bir yerine beş, ahmed yerine ökkeş
Maraşlı mehmet usta hele az bi bekleş
Çaylar, çaylar, çaylar…
Beş çay!
Sağlam olsun beyler
*
Ustanın demi demlenir kıvamınca
Vermez kimseye bir çay, demini almayınca
Lezzet ile yoklar tadı, hoş ve oturmuş mudur?
Kendi halinde oturmaya bırakılmış mıdır?
*
Hayda bre koçum selami, nerde bardaklar?
Bir güzel dolum için bekler nazlı yarlar
Yar ile yaran, çay ile demlen
Dol göğsüne dek tavşan kanı dem hemen
*
Su ile sevişir sıcacık, rengi bozulmadan
Sıcak bir su gezer teninden bardakların
Isınarak bekler aşkını demlenen çayların
Dolunca bir bir yerini askıda alırlar
*
“Sekiz çay sağlam” denince sırayı bozmazlar
Maraşlı ökkeş hele bir tarta dursun askıyı sallayıp dökmeden
belkide yarısı varacak müşteriye dudak payından..
…………………………………………………….
Devamı yazılacak inşallah çayınız gelir şiparişi verin bakalım şimdiden.

ahi kul ahmed

21 Ekim 2011
Okunma
bosluk

Kalplerin şikayeti aşkın cevridir

Bir zaman zulmette idik kapler ayrı
Bir nurun çarhına erdik kapler bağlı
“Lâ ilme lenâ” dedik aklın karı
“Lâ havle velâ kuvvete” yeter canı

*

Döner, pervaneye hem imrenir idim
Yanar âteşlere hem demlenir idim
Kanar sözlerine hem peylenir idim
“lâ havle velâ kuvvete” satar cânı

*

Gönül âteşlere hem yanasın dedim
Yanar gardaşlara hem cananın dedim
Dostum deyip de sen hem mihrabın dedim
“lâ havle velâ kuvvete” yakar cânı

*

Bizi perdelere hem oynatır kılma
Bizi kaderlere hem yazdırır kılma
Bizi evvel ahir hem söyletir kılma
“Lâ havle velâ kuvvete” söyler cânı

*

kalplerin ayrı olduğu ayetleri hatırlayın. uçurumun kenarındaydınız da o birleştirdi.
ilmin kaynağının Allah olduğu aklın da ondan nemalandığı işleniyor.

evvelden kasıt “Kalü bela”dır. ahir’den kasıt ölürken ki son sözdür. yani bizi sadece iki noktadaki iki cümle ile sorgulama, biz daim olarak senden başka güç kudret sahibi yok deyip duruyoruz zaten diyor.
*
Fatih Üniversitesi’nin demet’teki hastanesinde yazılmıştır. Onlar ve onların şahsında “Allah deyip Çalışanlar’” ın tümünün hatırlarına ithaf olunur. Branşı kalp olan Dr. Muhammed bey sakın kucağıma gelme der gibi konuşuıyordu. lakin asıl doktorun Allah olduğu görülmüyor mu burada? o zaman şahısta hata var demektir. böylece şahıs değişince tedavinin de değişmesi muhtemel olamaz mı? işte buradaki kiritik soru kalbin tanımında yatmaktadır. kalp et parçası mı? yoksa ne? Peygamber efendimiz bir et parçası olarak önce maddi tanım yaptığı doğrudur. lakin hemen ardından o bozulursa bütün vücut bozulur diyerek bize dönüyor sayılmaz mı? çünkü fiziki olarak kalp diğer organları bu derecede etkilemez. manevi etki olduğu açık görünüyor. işte bir doktor bir kalp tedavisi için bu iki bağlamı da iyi bilmesi gerekir. yani önce maddi et ilmini alacak sonra da dervişliğe soyunup bizim gibi ilahi şiir yazacak. bilmeyen her doktora şiir dersi meccane veririm. her on hatadan sonra 11. hataya 10 sopa sayarım. kendileri bilir. 5 vakit kılmıyorsa onlar benim tedrisatımdan uzaktırlar. rabbi ile anlaşamamış biri bizle hiç anlaşamaz vesselam.

*
ahi kul ahmed

21 Ekim 2011
Okunma
bosluk

GAZEL(Mevlüde Mevlüd-ü Vasıl)

Bu gazel; sevgili, etkili, çalışkan dostum, Maliyeci Başmüfettiş Mevlüd Özer’i odasındaki ziyaretimizde bu ülke için çalışmalarını milli boyutlarda ve etkin yürüttüğü için duygulandık ve odasında yarısını yazdığımız bu gazeli aynı gün akşamı tamamlamak nasip oldu. Bunu bu ülkenin kadirşinas insanlarının, etkin, çalışkan, fedakar bu insanlara bir teşekkürü olarak sizlerin adına sunmak istedim.. Teşekkürlerimizi Rahman ahirete havale etsin. Belki dar zamanında darı bulmuş gibi olursun, ne dersin? ben önce kaybedip sonra bulmayı çok severim. Dünya peşin ahiret veresiye, lakin veresiyenin sabrı ikinci bir ikramı da beraberinde getirir vesselam. ah şu peşinciler ah.. neyle karşılaşacağını bir bilselerdi böyle düşünürler miydi?
*
Kim Mevlüd olmuştur hali
Ol Vedüd bulmuştur Şahı
*
Bir Mevlüd okusam bahşi
Bin kulun dokusam yahşi
*
Gel imdi gardaşım yaza
Kul Mevlüd yoldaşım sana
*
“Ben” yitti kulundur Hadi
Kim kulun yetimdir ahi
*
Hak Rasül vermiştir hana
Biz dahi vermiştir ona
*
Kim ayrı durmuştur kıla
Hak gayri yazmıştır bela
*
Biz ümmet olmadık sevi
Hem dahi durmadık kavi
*
Gel imdi cemaat ola
Kim gelse nasibdar kıla
*
Bir rüya üzredir şimdi
Kim Ya Rabb diyedir andı
*
Hak dedi kullarım sevi
Ol kamu gözlerim yahşi
*
Bir selam diyenin kârı
Er kulum alanın yari
*
Yar dedim kimlerdir kâni
Er buldum seherdir karı
*
Ey yurdu makamı ırak
Arşu kürsiden cana bak
*
Kaç bin ada yarsın yaran
Kaç bin kul yansın sen canan
*
Ol dehşetli alemin var
Göz yetmez çok nihanın var
*
Emri kün’den bir şuundur
Nur üstünde sen uyundur
*
Mah-ı tabandan kim uzak
Şems-i münevverden ırak
*
Neye baksam ordasın yadım
Neye dönsem yok inkarım
*
Sen canım dersin gül yakar
Yanmayan ölsün har yakar
*
Cevr etme dönmezem yoldan
Adın silmezem alnımdan
*
Hayy sırrından mıdır bu can
Can sırrından mıdır bu san
*
Gönlüm yoh olsa çak çak çak
Bırakır divane çırak
*
Şevk-i didarın eyleşir
Eşya için arz eyleşir
*
Ta ki nurun “bir”yakılsın
Telezzüz kıl görsün mahın
*
Vehm ile söylerim “bir” su
Vehm ile peylerim kıl su
*
Bende yare varsa içem
İhtiyatla su, dem be dem
*
Sen canan ile har da hoş
Yanmaya bir söz nar da hoş
*
Kul yanmaz günah yanar bil
Kul yansa ateş yakmaz kul
*
Ol emanı vermez birden
Yan gönlüm yan sanmaz şerden
*
Ey Mevlüd can mı canan mı
Bir harda canla yanan mı
*
Ey kul ahmed nerdesin sen
Canan hicap perde gülşen
*

ahi kul ahmed

21 Ekim 2011
Okunma
bosluk

deli gönlün aymazı

Yakana da deli gönül yakana
Kaş göz edip on yiğidi yıkana
Selam saldım gonca gülü derene
Acep gülü kul ahmed’e kokar mı?
*
Süzene de deli gönül süzene
Ela göze kara sürme çekene
Lebler salmış derviş toplar peşine
Acep gönlü kel ahmed’e çalar mı?
*
Sarana da deli gönül sarana
Bahar erdi güller açtı sarana
Benim gönlüm baha vermez yabana
Acep güllü gül ahmed’e koşar mı?
*
Salına da deli gönül salına
Üç gül açmüş Kırşehir’in dağına
Varak gidek karabacak bağına
Acep elli yar ahmed’e yeter mi?
*
Bakana da deli gönül bakana
Sarma sarıp yar koynunda yatana
Bağlar yatak çilpi perde öpene
Acep telli yar ahmed’e kader mi?
*
Solana da deli gönül solana
Güze ermiş kışa çalmış yaşına
Gönül bakmaz doksanına haline
Acep tüllü yar ahmed’e mezar mı?

ahi kul ahmed

16 Ekim 2011
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma