Yar İle Yaran İle (Koşma)

Selam edin mühür gözlü yarime

Acep bahar dalım nazlı açar mı

Yenem dedim yenemedim göğnüme

Acep bahar dalım karla üşür mü

 

Hani benim ince belli yavuklum

Dağlar, söyle, sana var mı zararım

Canım burda canan orda nigarım

Acep seher yelim,  şalı sarar mı

 

Herkes gider imiş kendi yoluna

Canan döner imiş kendi özüne

Harda canım yitmiş canan eşkine

Acep bahar demim gonca kokar mı

 

Yarin sevdasına düştüm düşeli

Yanar yüreğim de kar ile döşeli

Kimse bilmez sevda zulme döneli

Acep nazardayım gözü yıkar mı

 

Kömür gözlü yar, Horoz’un Gedik’ten

Var Boztepe’ye de anam kaşından

Seni eller alsın cahil sazından

Acep anar da, ha geri döner mi

 

Al kınalar yakmış akça ellere

Belikleri salmış kolunç üstüne

Zabah ağşam andım yetmiş kere de

Acep “kim o” desem göğnün açar mı

 

Bülbülü figana yazdım bilmezmiş

Ben’imi ataşa saldım yanmazmış

Yokluğu fakr’ime verdim yetmezmiş

Acep kaçtır baha, canı yakar mı

 

Görem dedim nazlı yarin boyunu

Kaştan almış akça eller suyunu

Dağlar ile kaşı söyler eşkini

Acep gözlerim aşka kanar mı

 

Yunmuş arınmış Çuğun’un Gölünde

Işıldaşır yanar kına zülfünde

Salına salına yürür ardınca

Acep cariyem bana  da kanar mı

 

Lale sümbül güle bağrın çemenmiş

Bülbül olamadım canım bahaymış

Yit dedim de yitmez nice nizaymış

Acep aşk od’na da cana kanar mı

 

Nazlı gözler sürme ilen zalımdır

İnce bele çiğ ibrişim bağımdır

Seni sarmak kaç seherlik şalımdır

Acep ağlar gözüm seni yıkar mı

 

Algın gözler dağdan aşmış aldırmış

Karı kaşa bahar açan perçemmiş

Çemeninde namaz durdum yakınmış

Acep eller duam yari yuyar mı

 

Yar ile yaran ile gel söverek

Çözemedim ak domuru sıkarak

Ayva kiraz dudakları emerek

Acep ölsem yarim beni yuyar mı

 

Bir yar için beş del’leri oynarım

Gömlek giysem yundum diye yazarım

Arşu âlâ yurdum oldu dönerim

Acep gökte sema beni yıkar mı

 

Ahi kul ahmedim Hakk’a bakarım

Hakk deyip de geçmem kulu düşerim

Halk içinde Behlül diye düşerim

Acep sorsam Mansur bene Reşit mi

 

açıklama: horozun gedik, kırşehirin doğusundaki kervansaray dağının, anamın kaşı dediğim akrabalarının olduğu boztepe  kazasına doğru verrdiği geçitin adıdır.

bülbülün figana yazılıp bilmemesi demek:, aşka düşen birinin niye aşka düştüğünü dahil bilmemesi kendi durumundan haberdar olmaması, yani kendini görmemesi, kendine dönmemesi gerektiğini söylüyor. kendinin farkına varan tedbir alır. halbuki aşkta tedbir yoktur, kendini değil maşukunu görmek esastır. kendini gören düşer, kibre bile gidebilir veya kendinde bir şey görmeye başlar ki bu aşkı bitirir.. halbuki karşıya bakan ayağını da kendini de görmez. hallacı mansuru da bir yerde durduran ve “enel hakk” dedirten kendini görmesidir ve canıyla ödemiştir. halbuki hz. rasulüllah sürekli ileri baktı, hiç kendine bakmadı, her makamdan sonra daima bir ileri makam olmalı dedi,, bir taraftan da ilerledikçe bir önceki eksik bir makam olduğu için gerideki dünkü makamına “estağfirullah” dedi. işte hergün ilerleyip geriye estağfirullah demeyi müslümanlar anlamıyor, anlamıyor, ölecem valla.  azrail geldiğinde onu serbest bıraktı allaha yürüyüp yürümemekte.. fakat onun bu dünyadaki ilerleyeceği makam bitmişti ve şimdi hasta yatağında refiki ala dediğimiz allah’ın yanına göz dikti. şimdi dünyaya estağfirullah diyecek makam kalmamıştı ve o da dünyada artık kalmak istemedi. kalsaydı ilerleyemeyecekti ve iki günü birbirine eşit olan ziyandadır hadisi gereğince ziyan içinde olacvaktı. bu da bir peygambere yakışmazdı.

işte mümin kardeşim, sen de hergün bir ileri gitmek için ikra=oku çalış da ilerleyince estağfirullah diyeceğin bir arkada eksik günün olsun, kemale yürü bütün gücünle. aptalca bilmeden estağfirullah deyip durma. bunu anla ve gereğini yap. yarısı boş tesbih dönderip durma.. bu, dille zikir, kalple zikir ve en önemlisi ahlak ve tekniğe dönüşmüş yaşanan zikirden bu üçüncüsünü ifade eder.. anlamadıysanız daha yapacağım bir şey kalmadı ey geri kalmış müslüman. sen geri olmasan bu ülke kendiliğinden ileri olur mu?

ülkene geri kalmış deyip kendi geri kalmışlığını görmeyen aptal müslümanım. bizim şu siteyi nasıl gayretle doldurduğumuzu sizin için bir anlasan eh birazcık sana örnek teşkil eder acizane..sen bizim gibi en az 12 saat horlana horlana çalıştığımız zinhar sizi ilgilendirmez. siz başkalarınca belirlenmiş başkaları örnek alınmış alışılmış hayatınızı VAHİY İÇİNDE İNSAN İÇİN ASLA BOZMAZSINIZ. CEBİNİZDEN 5 KURUŞ ÇIKSIN İSTEMEZSİNİZ. Bİ UCUNDAN DA BİZ TUTALIM DEMEZSİNİZ. VERDİĞİMİZ KAĞITLARDAN 1 LİRAYA 20 TANE ÇOĞALTIP ARKADAŞ VEYA KOMŞUNUZA İKRAM ETMEZSİNİZ. NASIL OLSA BİRİLERRİ YAPAR DER GEÇERSİNİZ. YA DA VERMEKTEN UTANIRSINIZ. ZAMAN ZAMAN BANA DENEN EŞŞOĞLUEŞŞEK LAFI BENİ ETKİLEMEZ VE SARSMAZ LAKİN SİZ BUNA  HORLANMAYA TAHAMMÜL EDEMEZSİNİZ. UNUTMAYIN Kİ DİNİ İÇİN HORLANMAYI GÖZE ALAMAYANI ALLAH AŞIK YAZMAZ, YAZMAZ.  SİZ BUNU BİLİR BU SEFER ON DAN BUNDAN ŞEFAATLE ARASYI KLAPATMAK İSTERSİNİZ. APTALLAR… ŞEFAATİN DE ALLAHIN İZNİNE ÖNCE LAYIK OLMAYI HELE BİR BİLSEYDİNİZ YA. DOĞRUSU BUNDAN DA MORALİNİZ BOZULUR. LAKİN ARTIK BUNA GÖZÜNÜZÜ KAPAR, KULAĞINIZI TIKAR VE APTALCA GÖZÜ BAĞLI AT GİBİ AHİRET UÇURUMUNA HÜLYALAR İÇİNDE GİDERSİNİZ????

SİZLERİ SEVİYORUM. BİRAZ AKILLI OLUN AKILLI. HADİSTE AKILLI OLAN AHİRETİ DÜŞÜNEN VE GEREĞİNİ YAPAN ADAMDIR BUYRULDU. AKILLI OLMAK BU, BU, İLERİDEKİ MENFAAT. BU DÜNYADAKİ TİLKİLİK DEĞİL, DEĞİL..

yokluğun fakre verilmesi demek sadece dünyayı terkin yeterli olmadığı, bir taraftan da tasavvufi bilgi ve aşkını duymak gerektiğini ima ediyor.

 

aşık ahi kul ahmede nasibdir.

24 Mart 2012
Okunma
bosluk

Ciğerci Murad ile Meraklı Emreye ciğer tarifesidir; Muradım Kardeş, Emre Kul…

Muradım kardeşe
.

selam ile selam ile

selam düşer canan ile

yazıdaki oğlak bile

meler imiş selam benim

.

caglar murad selam etmez

yolu uzun gidem bitmez

havadaki turna ölmez

selam alır murad benim

.

bir selama bin harcarım

bir yoluna bin düşerim

kul deyip de çün ağlarım

kimse bilmez yaşım benim

.

sala saldım mana öldü

selam dahi kusur oldu

bakar isem nazar kıldı

kapıdaki zülüf benim

.

aşık isen çık karşıma

murad isen vah başıma

baha eylen yaz döşüme

elifdeki zülfe benim

.

yattın çıktın neler aldın

neler deyu kime dedun

üç beş kişi çala saydın

öğütteki kuran benim

.

bir ağlarım bir gülerim

bir yazarım çok düşerim

ne demişler gül verenim

kesretteki tevhid benim

.

murad kula selam olsun

selam ne ki ciğer satsın

bursadaki kadı sensin

bazardaki ciğer benim

…………

murat beye yazılan,

yazı kim anlatılan,

oğlak çobanı bilmiş,

yazı Bir anlaşılan

 

.

(İto Başkanı olup ciğerci murad’dır bu murad)

.

Emre kula

.

selam ile selam ile

selam verdim kelam ile

yazıdaki oğlak bile

selam alır “bela” ile

.

nazar etmiş Emre Has’mış

kerem etmiş bize düşmüş

ikram etmek Hakk’a şartmış

ahi kulum “bela” ile

.

gönül yapsam yaptı demez

şarab içsem sarhoş olmaz

bahar gelir güzel sevmez

aşık kulum “bela” ile

.

hızlı gitme yıkıl yıkıl

emre düştün naza çekil

bağu bahçe hiçe satıl

cahil kulum “bela” ile

.

gel hele gel bazarıma

kabut sattım nazarıma

girem dedim tabutuna

ben’li kulum “bela” ile

.

gidem gelem gidem gelem

handan âri makam bulam

üçe beşe gül mü satam

dertli kulum “bela” ile

.

yeter mi yeter mi Emrem

sala saldım kendim duyam

cahil derler cehli yuyam

güzel kulum “bela” ile

.

sen gel hele kendine gel

gel ki kendini ferşten gel

arşa çıktım dönerim gel

emre kulum “bela” ile

……………

laf satarım laf bilmezler,

şiir deyu öf demezler,

ben doğruya davut oldum, 

dediğime gül demezler

.

 

emre has adlı genç görüşmek istemiş de bir ciğer tarifesi de ona gönderelim dedik….

lafızların manaları çoklu ve farklıdır. lütfen tekrar ve dikkatli okuyunuz.

 

.

aşık ahi kul ahmede nasibdirler

 

 

 

 

 

28 Şubat 2012
Okunma
bosluk

İman, aksiyona (Harekete) neden dönüşmüyor?

Aksiyon; öncelikli düşünce

Mebdee=basit düşünce

Münteha=mürekkep/alternatifleri de düşünebilmek

 

Ben benden kurtulucunda baktım ki ağyar kalmadı.

 

Şuhud- İmam-i Rabbani buyuruyor;

 

Vahdet-i vücud

ve

Panteizm

 

Cismaniyeti bırakarak kalp ve ruhun dereceyi efali üzerine çıkmak gerekiyor.

 

Başka şeyleri tanıtma zılli meseleler olarak görünüyor.

Hz. Peygamberi doğru tanıtmak, en asli görev olarak görünüyor.

Tefekkür ve şefkat arasında ki bağlantıyı mutlaka bilmemiz gerekiyor. 

Allah’a ulaşan yollar mahlukatın solukları adedincedir.

 

Her mürşide el verme ki yolun dağlara sapar imiş.

Mürşidi kamile el ver ki yolunu aşan eder imiş.

 

Denize attığımız insan hala ıslanmıyorsa ortada bir problem var demektir. Heyecan, doğru kullanıldığı takdirde son derece kutsal bir görev ifa eder. Kendini aşarak başkası için yaşamak, yari ve zulfi yari incitmeden götürmek son derece önemlidir. ( akıllıca, Kuran mantığı ile ).

 

Nasıl bir bencilliktir ki insanları nasıl ateşe gönderirim ya da cennetten mahrum edebilirim demek hala taraftar bulabiliyor.

 

Halvetiye…………….İlahi hal ile hallenmek

Celvetiye ……………Halkın içinde Hakk’la beraber olmak

 

Kişi Allah ile olan münasebetlerini ve muhabbetini kavi tutmalı başkalarının sıkıntısından dolayı onun da burunlarının delikleri sızlamalıdır.

 

Şu hikaye çok ilginçtir. Bir gün Peygamber Efendimiz Kabe’de namaz kılarken sanıyorum Ebu Leheb olmalı gidip bir hayvan işkembesini pisliğiyle beraber getirir ve Peygamber Efendimiz secdedeyken üzerine atar. Yanında beklemekte olan kızı Fatîma ağlamaya başlar ve beddua edince Peygamber Efendimiz der ki: “korkma kızım Allah sevdiklerini terk etmeyecektir” işte bu bağlantının kavi olduğuna açık bir delildir.

 

Sizin bağlantınızın kavilik derecesi nasıl acaba?

 

 

ahi kul ahmede nasibdir.

21 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Sarı güzele sararmışım (Güzelleme)

Sarı saçlarına kurban olduğum

Bahar gelir sana döner gün gelir

Sazdır tellerine zülfün gerdiğim

Yiğit ölür adı kalır gün gelir

 

Ben bu hasret ilen çokca yaşamam

Sen bu nazlar ilen niyaz çekemen

Ağla ağla derken ömre yitemem

Yaşlar yaşar darda düşer gün gelir

 

Seni seven benim ben’i göremem

Seni senim için seven bilemem

Ağu aşkın baçı gari saramam

Ölen sever ben’ler yaşar gün gelir

 

Cemal diyerekten seher düşermiş

Sarı saçlarına altın göğermiş

Beller kırılası bizden geçermiş

Körpe gelir koca düşer gün gelir

 

Ala gözlü çifte benli sevdiğim

İnsafın yok mudur öldür bakayım

Kadıya haber sal mihrin vereyim

Eşek ölür kadı bunar gün gelir

 

Kaç yaşadım yaşlar ile yaşlanmaz

Kim demedim gelir kucak söylenmez

Bu baharın ardı sıra ölünmez

Bahar gider çirkin düşer gün gelir

 

Bir aşk için yana durdum ahımdan

Gece gündüz öldüm hiç sevabından

Ağşamdan koynuna girdim canıylan

Koyun soğur adam ölür gün gelir

 

Gönlün hoş olsun a canım efendim

Yurtlarınız boş kalmaya belendim

Sizi hörülerden saydım genceldim

Nazlar sarar ömür yiter gün gelir

 

Ahi kul ahmed de kışda düşlemiş

Güzel deyu ağu içer yaşarmış

Kimse bilmez canı Hakka satarmış

Canlar ölür Canan yaşar gün gelir

 

Açıklama: bu şiir dün etlik halk otobüsünde yanına oturduğum dişçilik uzmanlığa çalışan altın saçlı kız için yazmaya çalıştım. siz benim her gördüğüme aşık olduğumu, yazıda 300 sevdiğim olduğunu, hep bu güzellikle ilgili şirleri ayrı ayrı onlara yazdığımı bilmiyorsunuz tabii. işte böyle bütün güzelleri sevmek bir Karaca’Oğlan’a bir de bize mahsus denilebilir. Yaşantılarımız benzer olduğu için yazdığımız şiirler de çok benzerlik gösteriyor. o da güzellere “var git emmi işine” diyene kadar, biz de “var git emmi dişine” kadar denilene kadar yolları, yazıları, dağları, pınarları, göçleri, yiğitleri, güzelleri, körpeleri, lebleri, belleri, canları, yaranları, cananları, hatta kocamışları birlikte yazıp duracağız. ikimizin şiirlerini yan yana koyun ve bir edebiyat öğretmenine hangisi hangisinin deyin asla ayıramaz. çünkü yaşantılar ve düşünüşler aynı…ümid ederim değerli okuyucularımız bu yazılanlardan hoşnut olur ve kendini buralarda bulur her şeyiyle..

 

ahi kul ahmed’e nasibdir

 

11 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Bağı bostan bozdurur ölüm var…

Şu dünyada ey canlar

Ağdıracak ölüm var

Bağı bostan bozdurur

Solduracak ölüm var

 

Özen bezen yapadur

Sonra şöyle kıradur

Emanetin veredur

Ödetecek ölüm var

 

Malım mülküm hesabım

Oğul uşak avradım

Yar olmadı dostlarım

Terkedecek ölüm var

 

Beni derde düşürür

Yolum belim şaşırır

Uzak yere düşürür

Varılacak ölüm var

 

Altun gümüş geçmeğe

Dostlar toprak atmağa

Sorgu sual olmağa

Yanılacak ölüm var

 

Kara yere varıla

Avratların dul kala

Eller koca olmağa

Yazılacak ölüm var

 

Ana oğul koparmış

Seven eşler nico’lmuş

Minarede ötermiş

Şakıyacak ölüm var

 

Nerde şahlar tahtıdır

Şehzadeler bahtıdır

Kullarının hanıdır

Ziyan eden ölüm var

 

Ölüm yoktur ölene

Ölmedendir ölmeğe

Burda ölen yanmağa

Yakılacak ölüm var

 

Kara kucak yaşayan

Helal haram korkmayan

Aşkı uçkur belleyen

Yanılacak ölüm var

 

Dünya bağı çok olan

Sert düşermiş oluktan

Malik mülkü unutan

Yanılacak ölüm var

 

Rahman dedi kullarım

Gezin tozun eğlenin

Lakin biraz düşünün

Varılacak ölüm var

 

Ölüm benim içindir

Ölsem Rahim dostumdur

Mahmut nuru yolumdur

Sarılacak ölüm var

 

Eller bana gülerler

Deli deyip süzerler

Ümmet benim yolumdur

Yaşanacak ölüm var

 

Kısmet olsun kaputtan

Biçtim koydum boyumdan

Nerde nasıl kaderden

Bitirecek ölüm var

 

Bülbül dilsiz olurmuş

Gülün kokmaz solarmış

Gül Muhammed beklermiş

Koşulacak ölüm var

 

Muhammed’in ümmeti

Uya dursun sünneti

Baha olsun cenneti

Sevinecek ölüm var

 

Sünnet deyu gayretli

Ümmet için şefkatli

Yaza dursun rahmetli

Olunacak ölüm var

 

Can derdine düşermiş

Canandan bir habermiş

Canı canana verseymiş

Gülünecek ölüm var

 

Ahi ahmed kaçamaz

Halden dahi bilemez

Kervan geldi göçemez

Şaşırtacak ölüm var

 

Ahi ahmed gariptir

Sünnet deyü ölüptür

Ümmet cana yetüptür

Canlanacak ölüm var

 

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

4 Ocak 2012
Okunma
bosluk

La mekan’da ayvaz..

Yine gönül kuşu eyledi pervaz

Her bir demden söyledi bir ahi naz

 

Her seher bad-ı saba hem gül-i naz

Bir bahar yad-ı aşkın neşvesi saz

 

Kim gönül çarhını savursa felek

Cevr-u cefa bahadır ona niyaz

 

“ben” ile başım dertte eydür felek

Her “ben” ile iki düştüm dem poyraz

 

Arşu âlâda kapı vurduk felek

Lakin “kim” dedi “ben”e eyler firaz

 

Kulluk eyle bahadır aşkın felek

Kim söyler kuldur sefadır aşkı naz

 

“fezkurullah kesiran” dedi Hakk’ın

Zikreyleyip ağlar iken güldü yaz

 

Cemalini aşıklara vaad kıldın

Aşk yolunda bir Allah için can raz

 

Kavi aşkı Allah sevdi “kulum” der

Ara yolda kalmaya canan pervaz

 

Yalancılar cemalim görmez dedi

Aşk kapısında sağlam duran yanmaz

 

Kabirler yetmez mi akıllı ol sen

Ben de şunlar gibi olmam de biraz

 

“Mutua kabl-el temutu” eyle sen 

Ölmeden evvel ölmeğe kül biraz

 

“Felizehu kalilen” haber verir

“Veleyebku kesiran” der gül biraz

 

Amel yoğ ise güler şen yürürmüş

Fermana boyun veren gamla firaz

 

Kim “kul” oldum gece gündüz gözyaşı

Katrem derya özler mutmain olmaz

 

Nefsden geçen aşıklar Allah derler

Seherde dört dövünüp esti poyraz

 

Rahmeyledi Rahman özüm nazar

Taşdı derya ondan gayri şehnaz

 

Zalim nefs bırakmaz ateşe yanar

Vücudum yandıkça yandı gel aymaz

 

Müşrikin imanını şeytan alır

Euzu-bismillah deyip gül biraz

 

Münafığa cehennem yeter yanar

İman eden halis kul yanıp şehnaz

 

İmansızlar evvel ahir yanarlar

Allah’tan iman dile namaz niyaz

 

Nefsim heva kıldı da tafta şaşar

Başın alıp pir-i Kamil’e varmaz

 

Ahi kul ahmed ötelerden aşar

Kuş olup uçup la mekan’a ayvaz

 

ahi kul ahmed’e nasib

26 Aralık 2011
Okunma
bosluk
  • Page 2 of 2
  • <
  • 1
  • 2
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma