Bir gönül niyazı..

Bir gönül pervazıdır dağlar ardında

Uçsam mı uçmasam mı bilemem gönül

Bir selam niyazıdır güller açınca

Açsam mı açmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül nihanıdır bağlar içinde

Bahadır cevru cefa ağlar gözünde

Söylenir gizli sırlar arşın üstünde

Desem mi demesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül sevdasıdır yaşar bağrımda

Can mıdır canan mıdır yanar kalbimde

Dillenir ağu içen canlar nazında

İçsem mi içmesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül nişanıdır dostlar elinde

Kim bu nişanı verir eller içinde

Ezeli bir kayıttan alır levhinde

Yazsam mı yazmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül yaranıdır ahi postunda

Cümleyi severmiş fütüvvet ehlinde

Aylağın şavkı vurmaz nazar cehlinde

Kovsam mı kovmasam mı bilemem gönül

 

Bir gönül aşığıdır gülün dalında

Bülbül olup ötermiş seher vaktinde

Sürme gözler süzermiş aşkın şevkinde

Çeksem mi çekmesem mi bilemem gönül

 

Bir gönül çerağıdır kalbim çarpınca

Kim kalbim çarptırır bilmem aşk vurunca

Bir maşuk olmasa şevkat şevk bulunca

Sevsem mi sevmesem mi bilemem gönül

 

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

 

20 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Gül Pahası

Ben gül verdim dosta dosta
Gül pahasın aşkla ölçem
Bir gün dahi gonca açsa
Gül pahasın aşkla ölçem

*

Bu gül açsın dosta dosta
Dost pahasın ölçem sıdka
Bir gün dahi olmaz şerre
Şer pahasın kinle ölçem

*

Ben gül olsam dosta dosta
Her gün koksam bahar gelse
Canan benim canım olsa
Can pahasın aşkla ölçem

*

Ben gül versem dosta dosta
Bir gül desem kulun yasta
Akşam zabah ölem hasta
Kul pahasın gülle ölçem

*

Ben el versem dosta dosta
Elim dahi bilmez nokta
Cahil ilmi verdi çoğa
Bil pahasın halle ölçem

*

Ben el alsam dosttan dosttan
Neler etsem neler Hakk’tan
Kime yazsam ebced kaştan
Yaz pahasın ba’dan ölçem

*

Ben dal olsam dosta dosta
Dalımdaki çiçek dosta
Dosttan dosta sırlar başka
Sır pahasın kalple ölçem

*

Ben nur olsam dosta dosta
Hak vermişse cümle halka
Aydınlandı ümmet sefa
Nur pahasın gözle ölçem

*

Ahi ahmed dosta dosta
Kulluk eder beşe ona
Sırtındaki aba kaça
Kul pahasın çulla ölçem

*

ahi kul ahmede nasib

8 Aralık 2011
Okunma
bosluk

İHLAS

İhlas; Allah’a samimi ve içten bağlı olmak dini Allah’a has kılma olarak Kuran-ı kerimde zikredilir. Bu bir Kuranı ilkedir. Kuranı kerimde yüzden fazla ayeti kerimede “iman edenler ve Salih amel işleyenler ifadesi yer alır”. Cenabı Hak bu ifadesiyle imana yaptığı vurgu kadar güzel ve hayırlı işlere de vurgu yapmak da; iman ile birlikte kendi katında makbul amelleri de dikkat çekmektedir. Bu yüzden bazı âlimler “ iman, salih amelsiz geçerli olmaz”, bile demişlerdir. Bir başka âlimlere göre “ amel imanının bir cüzü bir parçasıdır diyenler olduğu gibi değildir” diyenler de olmuştur. Yine bazı âlimlere göre “amel yoksa imanda yoktur” diyenlerde vardır. Bu çerçevede Salih ameli olmayan insanların cennete girip girmeyecekleri dahi tartışma konusu olmuştur. Ayetlerde ki Salih amel olarak geçen kavramı yalnızca ibadetler olarak algılamak İslam’ın sınırlanmasına ve doğru anlaşılmasına büyük bir engel teşkil eder. Hâlbuki Salih amelden kasıt “güzel, hayırlı, faydalı iş”, anlaşılmalıdır. ihlas kul ile Allah arasında niteliği bilinemeyen bir sırdır. ve Allah ibadeti ihlaslı olanlardan kabul edeceğini bildirmektedir..

İhlâs ve Niyet

İhlâsta niyetinde çok büyük bir önemi vardır. Niyet; kalpte sağlamca yerini alınca sahibinin yaptığı her işe kendi rengini verir. Yani “niyet eşyanın mahiyetin değiştirir ”.

Mekke’den Medine’ye Müslümanların hicret etmesi sırasında Müslümanlardan birisi ümmü kays adında bir kadınla evlenebilmek için hicret etmişti. Peygamber Efendimiz bunu öğrenince “ameller başka değil sadece niyetlere göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek de odur. Kimin hicreti, Allah ve Resul’ü içinse, onun hicreti Allah’a ve resuledir. Kimde elde edeceği bir dünyalık nikâhlanacağın bir kadın için hicret ederse onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir” .

Başkaları görsün diye kılınan namaz, perhiz için tutulan oruç, cömertlik için yardım, gösterişli dua, gösterişli Kuran okumak, insana hiçbir sevap kazandırmaz. Çünkü İslam Allah için olmamıştır.

İhlâs ve İrfan

Amelin Salih olması onun canlılığına bağlıdır. Amelin ruhu ve canı ise ihlâstır. İhlâs Allah razısı yanına başka bir beklenti koymamanın adı ve unvanıdır.

İrfan da ihlâsın yakınıdır. Kısaca Allah bilgisi anlamına gelir. Kişideki ihlâsın derecesi onun irfan ufkuna göredir. İlk dereceyi Peygamberler ve onun varisi olan Alimler alır ve onların İslam dolayısıyla hiçbir beklentileri asla olmaz. bundan sonra Hakk dostları gelir ki bunlarda mahşerin dehşeti önemli bir yer işgal eder. Son olarak cennet arzusu ve cehennemden uzak olma düşüncesi olmakla beraber ibadetten zevk duyma manevi lezzetlerle mutmain olma ve bir kısım dünyalık talepleri olmakla beraber zengin olmak ve şöhret gibi beklentiler yoktur. Tevhidin en derin biçimi sadece yüce Allah’ı dilemek ve bundan gayri kalbi bütün arzulara kapalı tutmak ise ihlâs kahramanların halidir.

İhlâs ve kalp

Hadisi şerifte “ Cenabı Hakk, sizin cesetlerinize ve suretlerinize bakmaz lakin o sizin kalplerinize bakar.”, buyrulmuştur. Bir başka hadisi şerifte ise; “İnsanda bir et parçası vardır ki o iyi olursa bütün vücut iyi olur, o kötü olursa bütün vücut kötü olur.”, buyrulmuştur.

Kalp tam ihlası yakaladığı anda doğrudan doğruya Cenabı Hakk ile bağlantıya geçer. Ancak bu dünyada o kadar çok bu bağlantıyı engelleyen şeyler vardır ki bu engellerin kulun kendi gayreti ile aşılması gerekir. Bunların en önemlileri nefsi emarenin halleri, dünya sevgisi ve nefsin boşluğundan yararlanmak isteyen şeytanın müdahalesi başlıcalarıdır. Bu yüzden bu aşamaları geçmeye çalışmak bir fedakarlık ölçüsü olacağı için bu fedakarlık da Allah için olması gerektiği düşünüldüğünde gerek hedef ve gerekse hedefe varmak için uğraş ihlâsla bütünleşir ve Hakk rızasına uygun hale gelir. Arananda zaten budur.

İhlâstan Rızaya

Dini hayatta önce irade rol oynar, bununla tevhidi yakalar sonra gönülleri ile devam eder, ve gönüllerinde sakladığı niyetin temizliği ile yüksek hedefleri yakalar ve boşlukları kapatır. Kendisine (nefsine) zor gelen şeylerin sevabı daha fazla olduğu buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz “Cennet, “mekarih” denilen insanın kelih görüp beğenmediği şeylerde; buna mukabil cehennem de “şehevât”, denilen insanın hoşuna giden şeylerle kuşatılmıştır.” buyurmuştur.

İki kişi düşünelim. Bunlardan biri Cenabı Haktan bazı ilahi olağanüstü haller görmüş ve yaşamış olsun. Bir başka kişi düşünelim. O da hiçbir olağanüstü hallere vâkıf olmamış olsun. Her ikisinin de ibaretinde olduğunu düşünürsek hiçbir şeyi görmeden kendi halinde itikatla devam eden kişinin imanı bir şeyler görmüş olan diğer kişiye göre daha üstündür. Zira Cenabı Hakk bir şeyler gösterdiği kuluna bir ayrıcalık yapmış olmakla onun imanını bu şekilde artırmasına ve kendisine yönelmesine sebebiyet vermiştir. Sonuç olarak görmeden ihlâs ve iman daha kıymetli olmaktadır.

Ancak uygulamada öyle ki insanlar ya da yöneticiler İslam’ı İslam olarak değil, kişi, grup, şirket, kurum, kuruluş, cemaat, tarikat, mezhep, hükümet ve devlet çıkarları göz önünde bulundurularak benimsenmekte sonuç olarak din çıkar amaçlı bir kullanıma dönüşmektedir. İşte bu nokta ihlâsın Allah için olma özelliğine kaybetmektedir.

Yahudiler de mabetlerini birer ticarethaneye çevirmişlerdi. Hz. İsa ise Kudüs’e geldiğinde tapınağın avlusundaki satıcıları kovmaya başlayınca onlara “benim evim dua evi olacak diye yazılmıştır,ama siz burayı haydut inine çevirdiniz”, demiştir. Sıffin savaşında muaviye taraftarlarının süngülerin ucuna Kuran yapraklarını takıp aramızda Kuran hakem olsun iddiasıyla Hz. Ali taraftarlarını bölünmesini ve savaşı kaybetmesini sağlamışlardı.

Dinin her alanda öylesine istismarı söz konusu ki örneğin Tekbir giyim, hicap tesettür, iffet giyim, vb. kişisel şeyler olduğu gibi siyaset alanında ki ümmetin parçalanmasına sebebiyet verilmesi, statükoyu destek için yapılan beyanatlar 11 ay İslam’a aykırı gidip Ramazanda dindar görünmeye çalışan medya ve en nihayetinde dini kurum hutbeleri dahi aynı safta yer alabilmektedir. Dünyanın başka ülkelerinde de benzeri durumlar ziyadesiyle mevcuttur. İhlas adını verip para toplamak da bunlardan biridir. Böylece İslam her zaman için Allah’a has kılınamamakta, bilakis çok daha farklı amaçlarla istismar edilmekte olup “dini yalnız has kılmak”, anlamına gelen ihlasın çağımızda hala önemine koruduğunu göstermektedir.

*
ahi kul ahmed

26 Kasım 2011
Okunma
bosluk

bahriyelilere güzelleme

Rahman’ın Bahriyeli Kullarına ahi kul ahmedin güzellemesi

*

Vatan millet selamı
Derde hasret kelamı
Verdi nusret hasarı
Güzelim bahriyeli

*

Vatan bekler kul bekler
Canı benden gül geçer
Her dalaşan gel geçer
Abdullah bahriyeli

*

Böyle ülke yok elde
Kara görmez üç ayda
Görev aşkı ilk sevda
Cihanım bahriyeli

*

Seyir senin yaranın
Haber gelir kaçanın
Bozar kaçkın düzenin
Hayrettin bahriyeli

*

Yar ile yaran ile
Gün aşar asan ile
Er olan Gökhan ile
Selin’i bahriyeli

*

Ömür geçer gün uzar
Çeteneyle gün sayar
Vakit gelir el sallar
İsman’ım bahriyeli

*

Her gün mercimek yârim
Fasulye çıktı kârım
Oltamda lüfer aşkım
Osman’ım bahriyeli

*

Ana avrat yol gözler
Görev uzar yar bekler
Selam size gül erler
Mehmed’im bahriyeli

*

Bazen kontak atarsa
Görev ihmal olursa
Öğüt azar başına
Caner’im bahriyeli

*

Halkım sen rahat uyu
Bizler bu suyun kurdu
Cümle düşmanın hasmı
Tarık’ım bahriyeli

*

Bahriyeli insandır
Namaz kılar has kuldur
Oruçla çeri öldür
Mustafa’m bahriyeli

*

Selam dur bahriyeli
Bak bayrağı nazarlı
Kaç küffara mezarlı
Âlim’de bahriyeli

*

Baki ile Erkan’dır
Hepimiz gül yarandır
Dost bizde kül atandır
Kusurum bahriyeli

*

Seni duysun merhamet
Salma kalpten sadakat
Herkes bulsun adalet
Ahlakım bahriyeli

*

Kul ahmed yazgısına
Bitmez bu aşk ölümüne
Ensar varmış huzuruna
Ahiyim bahriyeli

*

Temmuz 2011 de Bodrum-Yalıkavak Marina İskelesinde, Sahil Güvenlik’teki 12 er ve erbaşa yazıldı. isimler gerçektir.

*
ahi kul ahmede nasib

23 Kasım 2011
Okunma
bosluk

insan olmak..

Ellerim kuru,
Verimsiz toprak,
Merhamet, merhamet bitmiyor ellerimde..

Gözlerimden oklar fırlar
Düşmanlar, düşmanlar insanlar
Merhamet duasındalar..

Ayaklar cılız
Ayakkabılar parlak, parlak
Yol mu uzun, varılacak çiçek yok

Parmağım yanıyor
Mum değil nur, nur
Aydınlatabilirim sizi ey insanlar

Damarlarıma kalbimin şavkı vurdu
Beynim bir karar verdi
İnsan ol, insan sofrasındalar insanlar..

Akıl kalbin ziyasıdır
Beyne vurur onun nişangahıdır
Kalbi selimden aklı selime yollar yollar..

Selim olmanın borcu
Merhamet, merhamet, merhamet
İnsan olmaya giden yolcu ağlar…

Ağıt kendine merhametin ilk harfidir
Bu seni adam eden merhamet
İnsanlara sunacağım aşkın başlangıcıdır

İçini imar etmeyen
Dışını imar edemez
İnsan sevmedikçe merhamet duyamaz

Ayaklarımı yavaş basabilirim
Karıncalar, karıncalar
İnsan karıncalaştıkça umar merhamet

Ben meee olmam
Başım dik karabaş koç olmalıyım
Ötekileşmem, merhamet duasına kalamam

Ben yalnız merhamet etmeliyim
Merhamet fakirleri, uzak dursun
Zalim dünyanın merhametine kalamam

İşte şimdi insan oldum
Beklemeden iyilik edebilirim
Ey insanlar, kardeşlerim ayağımı yavaş basmalıyım
SİZ DE…

*

ahi kul ahmede nasib

23 Kasım 2011
Okunma
bosluk
  • Page 2 of 2
  • <
  • 1
  • 2
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma