CUMA SOHBETİ – 18

Bismillahirrahmanirrahim

selamün aleyküm

 GÖRÜCÜ MÜ SEVEREK Mİ?

Gençlerin uzun süre arkadaşlık yaparak birbirimizi tanıyoruz demeleri her zaman olumlu netice vermez. Karşı karşıya gelen insanların öncelikle iyi tarafları öne çıkar. Üç defa bir kişi yanında olmak üzere konuşmaların da öne çıkan iyi yönler beklentinin %70-80’ini karşılaması durumunda “evet” denip yetinilmelidir. Daha sonraki tanımalarda kötü yönlerin öne çıkma olasılığı yüksektir. Kötü yönü olmayan insan olmaz. İnsan iyi yönü olağan görüp kötü yönü abartmaya meyillidir. Kötü yönler yükselince kavga olur ve ayrılık mukadder olur. Şayet evlilik içinde çıkacak kötü yönler “muhtaçlık” nedeniyle yumuşar. Allah’ın eşler arasında sevgi var etmesi de kötü yönleri izole eden bir etkendir.

 

Ailede sevgi, saygı ve güven üçlü saç ayağıdır. Her biri bir diğerini bozar. Karşı karşıya bakıp anlaşmaya çalışan insanlar değil “Aynı yöne bakabilen insanların uyumlu bir evlilik yapabileceği umulur”

DİKLENMEDEN DİK DURMAK 

İslam’da dik durmak vardır. Diklenmek yoktur. Diklenmek demek kavgaya zaten hazır adamın tuzağına düşmek demektir. Bu tür tartışmalarda kişinin nefsi hastalıkları öne çıkar ve söyleneni anlamaz. Halbuki dik durmak sizin sahabe’nin yaptığı gibi dininizi bilerek isteyerek fedakarlık yaparak imanınızı inşa ederek uygun yaşamanızdır. Bu şahane yaşam Allah’ın verdiği nurla ışıldar. Böylece parlayanı herkes görür. Parlayandan çıkan göz ve ses ve beş duyu da aldığı nurla ulaştığı kişide sevme – sevilme – ikna etme etkisine dönüşür. Aranan da budur. Dik durmak kadar doğru ihlaslı ve zor bir yol yoktur. Allah’ın yolu da budur. Bu yolun en kemali Namazın kıyamında olur. Kişi Allah için kendini inşa etmiş ve Allah için kıyamda ayakta durmaktadır ve Allah’ı savunacak cündullah, hizbullah olmuştur. Zulme karşı durmak ve Tevhit üzere olmak ve ümmet birliği içinde bütün olmak da cihat da aynı anlama gelir. İtikattan sonra ahlakın hedef alınması da muamelat, ibadet gibi diğer unsurlar üzerinde olumlu etki eder. Şayet ahlak 5. Unsura düşerse dik durmanın diğer insanlara yansıyan güler yüzü zayi olur.

DANIŞMA 

Bir müslüman zorlandığı bazı konularda müslümanlardan danışma yapabilmelidir. Danışma yapılacak kişinin ilmiyle amil, toplumda imani yeri olan, haset ve kıskançlık ve kin gibi topluma yönelik ve ahlaki olumsuzlukları olmayan ve sorulacak konuda bilgili uzman olan Allah korkusu yüksek kişilerden olması gerektir. İstiare ve Rüya’ya gereğinden fazla güvenmek yanlış olur. İslam’ın bilinen kurallarına uyularak makul bir danışma yaptıktan sonra karar verilerek bu kararın hayra hizmet etmesi, hayırlı olması için dua edilmelidir.

 

İnsan, kimin hükmünü uyguladığı ile mana kazanır. Kim, kimin hükmünü uygulayacaksa onu sevmesi gerekir. Kişi sevdiği ile beraberdir hadisi bütün ilişkiler yönünden geçerlidir. Bu yüzden kişi neyi sevdiğine dikkat etmelidir. İnsanın bazı hallerde gafletle yanlış bir şeyi sevdiği de olabilir. Temel olan şey sevme unsurlarının tamamının İSLAM’a uygun olmasıdır. En ufak bir kir, beyaz sahifeyi kirletir ve tamamı küfürden sayılır. Bir bardağa bir sivrisinek düşünce de aynısı olur.

ZENGİNLİĞİN GÖTÜRÜSÜ 

Zenginlik başlı başına bir doyum değildir. İslam’ın kazancı belli şekillerde dağıttırmasının nedeni onu alamayacağı zenginlik tatmininden uzaklaştırıp dağıtmaya tatmin vermektir. Bu tatmin hem kişinin hem toplumun çıkarları açısından önemlidir.

 

Zenginliği amaç edinen insanını zenginleşmesi zulmederek hırs boyutunda gerçekleşir. Zenginlik gerçekleşince kişi “Ben bunu ne yapacağım” demeye başlar. Bu taminsizliğe daha çok, parayı amaç edinen Yahudiler düşer. Bu sefer Yahudiler Kıbrıs’a, Türkiye’ye veya Amerika’ya kumar oynayarak belki bir tatminle elden çıkarırlar. Temel olan şey tatminsizliğe isyandır. Ahiler 13 dirhem gümüşten fazla para biriktirmezlerdi. Biriktiren hoş karşılanmazdı. Bu tutar 50.000 TL’ye denktir.

ALIŞ VERİŞ STANDARDI 

İnsanlarda pahalı alışveriş yaparak toplumsal standardını yükseltme hevesi gittikçe artıyor. Bir hak yolcusu ihtiyacı dışında bir şeyi almaması gerekir. Çocuk bile pahalı bir telefon ile toplumsal standardını yükseltmek istiyor. Sabır ve tevazu olmadan bunların düzeltilmesi mümkün değil.

DİKKATTEKİ AZALMA 

İnsanların dikkati toplumlar geliştikçe ve sıkıştıkça gittikçe azaldı. Az nüfuslu ortamlarda insan dikkati 30 saniyeye kadar varıyordu. Yani bir kamera kendi açısından yakaladığı bir olayı veya bakış yönünü 30 saniyeye kadar çekip insanlarla bu süreye denk olacak şekilde izleyebiliyor idi. Fakat zaman içerisinde bu dikkat toplama süresi 7 saniyeye kadar düştü. Bunun anlamı bir açıdan bakan kamera 7 saniyeden fazla o açıdan resim vermemesi gerekiyordu. Bütün bunlar toplumların dikkat seviyelerinin düşmesine yol açtığını gösteriyor. Bunun bir diğer anlamı insanda gittikçe oluşan ferdiyetçilik, bencillik ve maddi tatminden , tatmin duyamama  ve sıkılarak daima bir yenisine geçme iştiyakı artıyor denilebilir.

BAŞARI MI ERDEM Mİ? 

İnsanlar zaman içerisinde erdemler yerine başarıyla her şeyi ölçmek ister hale geldiler. Örneğin; dershanelerdeki ölçme bütünüyle başarıya endekslidir. Üniversite sınavı da aynıdır. Halbuki erdem daha uzun vadeli ve toplum karakterine ve kişinin kendisine olumlu etkiler yapan bir fazilettir. Aileler bile oğlum kazansında nereyi kazanırsa kazansın demekten öte erdemle ilgili hiç bir şey söylememektedir. Bu yüzden başarıya kilitlenme duygusu gittikçe yaygınlık kazanmaktadır. Başbakan bile 2023 hedeflerini söylerken hep maddi başarıları söylemekte fakat erdemle ilgili herhangi bir hedef göstermemektedir. Bunlar yanlıştır. Hak yolcusu kendi yolunu çizerken daima başarı ile erdemi birlikte değerlendirmek zorundadır.

DİN MERHAMETTİR 

Din merhamettir hadisi çok önemli bir hadistir. Kendini aşamayan insan başkalarına merhamet edemez. Bu yüzden merhamet ederken tek başına merhamet etmediğini hak yolcusunun bilmesi gerekir. Merhametin kaynağı Allah’tır. Kişiye kendi merhametinden bir cûz vermiştir. Bu yüzden merhamet eden kişilerin Allah’ı hatırlayarak zaman zaman da estağfurullah demesi uygun olur. Merhamet sevmekle bağlantılı bir fiildir. İnsan sevmeden hiç kimseye merhamet etmez. Bu yüzden öncelikle  sevme işlemini bütün mahlukata kadar kaydırmak gerekir. Sevgisi genişleyen insanın merhameti de genişler.

HOŞGÖRÜ 

Hoşgörü, İslam’ın temel ahlak kriterlerinden biridir. Hoş görülmesi gereken şeyler insanların kusurlarıdır. Kasti yapılan ve önemli haramları işleyen insanların durumu biraz farklıdır ve uyarıyı gerektirir. İnsan olmanın verdiği kusurlar daima bir hoşgörüyle karşılanmalıdır. Hoşgörü yayıldıkça kötülük yayılmaz. Hoşgörünün temeli Allah’ın yaratmasından dolayıdır. Hak yolcusu insanların kusurunu yüzüne vurmak yerine onları affedip doğruyu kendisi işleyerek ona göstermelidir. Yunus Emre “yaratılanı hoş gördük yaratandan ötürü” diye buyurmaktadır.

 

2 Haziran 2014
Okunma
bosluk

Sevilen insan olmak

Sevgili okurlar.

İyi insan olmak için yalnızca kendi tasdikiniz yetmez. Toplumsal ilişkileriniz güçlü olmalı, diğer insanlara karşı duyarlılığınız yüksek olmalı ve başka insanların dertleriyle dertlenebilecek özelliklere sahip olmanız gereklidir.

 

İletişim kurallarına göre 3Y’yi (yok, yavaş, yarın) hayatımızdan olukça çıkarıp, 3Z’yi (zerafet, ziyaret, ziyafet) hayatımızın odağına yerleştirmemiz bizim iyi insan ya da güzel insan olmamıza önemli katkılar sağlayacaktır.

 

Eveti bol olan, hayırı az yani yoku az  olan kimse daha mutlu ve huzurlu olur. İnsanlara karşı “yok olmaz” “hele bir yarın olsun da bakalım” ya da “acelen ne? Yavaş yavaş işin hallolur” şeklinde cevaplar vermek, bir başka deyişle “işi yokuşa sürmek” hem başkasını ve hem de bizi mutlu etmeyecektir.

 

Güzel insanlar süzme bir nezaket ve ince bir zerafet özelliği ile hemen fark edilirler. Muhatabınıza karşı son derece saygılı, zarif ve kibar davranmaları onları yücelten en önemli vasıflarıdır desek yanılmış olur muyuz? Elbette hayır.  

 

Bu insanların bir diğer özelliği ikili ilişkilere yani ziyarete önem vermeleridir. Çünkü bu tür insanlar arkadaşlarına karşı vefalı ve sadıktırlar. Dostlarını ihmal etmez, ziyaret edip işi olsun olmasın hatır sorarlar. Tanıdıkları ya da tanımadıkları hiçbir kimseye karşılık beklemeksizin ziyaret ederek onlara değer verdiklerini gösterirler. Buradaki kural şudur: “mutlu ederek mutlu ol” kuralıdır.

 

3Z kuralının sonuncusu ziyafettir. İyiliğin ve güzelliğin yarısını güzel ve hikmetli sözler içeren sohbet oluştururken diğer yarısını iltifat (yemek yedirme, ziyafet) oluşturur.

 

Hikmetli bir deyişle özetleyecek olursak “sohbet unutulabilir ama iltifat asla unutulmaz” bu yüzden güzel insanlar beraber çalıştıkları kimselere, komşulara ve fakirlere ziyafet vererek gönül yaparlar..Yapılan gönüllerin etrafımızda güleryüzlü olarak dolaşmaları elbette bizim iyiliğimize de katkıda bulunacaktır. Size doğru dönen iyiliklerin kaynağında da zaten siz olduğunuza göre iyilikten iyilik doğmuş ya da güzel insandan sevilen insan doğmuş veya  sevilen güzel insan olduğunuz açık demektir böylece….. 

 

 

aşık ahi kul ahmed

13 Haziran 2012
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma