CUMA SOHBETİ – 20

Bismillahirrahmanirrahim

Selamün aleyküm

 

BATI’DA MUTLULUK ORANLARI DÜŞÜYOR

Batıdaki mutluluk oranları gittikçe düşmektedir. Batı milli gelirlerin birkaç kat arttığını fakat mutluluklarının da %40 oranında azaldığını söylemektedirler. Amerika’da ise sakinleştirici kullananların oranı %70ler seviyesindedir. Bu yüzden orada da mutluluk oranları çok azalmıştır. Temel sorun daha çok madde tüketerek mutlu olmaya çalışılmasından kaynaklanmaktadır. İnsanda beden kadar bir de ruh vardır. Ruhun tatmini sapık bir hristiyanlıkla tatmin olmamaktadır. O yüzden ruhu tatmin edici şeyler bulunamayınca onun yerine sakinleştirici kullanma yoluna gitmektedirler. Hak yolcusu Allah’ı zikirle ruhunu tatmin edeceğini bilmelidir.

DÜNYAYA MALİK DEĞİL, ŞAHİT OLARAK GELİNİR 

Allah kullarını bir hakim gibi delille yargılar. Bu yüzden insanların yaptıkları kusuru başkalarına göstermeleri ya da anlatmaları yanlış olur. Allah’ın delille yargılaması onun şahit tutmasını önemsediğini gösterir. Bu bir adalettir. Hak yolcusu bu Dünya’ya şahit olarak geldiğini bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Malik olarak gelmek dahi yoktur.

RASUL MÜ HABİB Mİ? 

Peygamber efendimize Rasulullah denmesi zorunludur. Çünkü asıl görevlendirme elçilik nedeniyledir. Bunun yanısıra habibullah kelimesini kullanmak doğru değildir. İlahi huzurda bu kelime kabul edilmez. İnsanların kendi başlarına bir peygamber tanımı asla doğru olmaz. Sahabi salavat ayeti gelmezden önce sadece Rasulullah diye hitap ederlerdi. Bu ayetten sonra salat etmeye başladılar. Hak yolcusu Habibullah kelimesini asla kullanmamalı ve Rasurullah kelimesi üzerinde odaklanmalıdır.

İŞ AŞ ÇALIŞMA 

İş konusu en az ibadet kadar önemlidir. Helal kazanç için vaktinde gelmek ve dürüst çalışmak ve vaktinde çıkmak zorunludur. Çalışan çalıştığı işi düzgün ve kaliteli ve temiz yapma mecburiyeti vardır. Boşa vakit doldurmak kişiyi harama götürür. İşverenin kişiye verdiği mallar emanetten sayılır ve dikkat edilmesi zorunludur. İşverenin işçiye kaldırabileceği yük vermesi zorunludur. Şayet işçi kaldıramayacaksa işverenin fiziki olarak işçiye yardımı zorunludur. Alacağı ücreti hak ettiği kadar alıp zamanında ödenmesi gerekir. İşçi ücreti kişinin evlenmesi, ev alması ve araba almasına şamildir. Daha fazlasını isteyen ya hırsızdır ya haindir diye buyurmuştur, Hz. Rasulullah.

YEMEKTE KANAAT 

Bir hak yolcusu yemeği yerde yemelidir ve az yemelidir ve doymadan kalkmalıdır ve ortak kaptan yemek yenmelidir. Birisi su için sofradan kalkarsa diğerleri elini yemeğe sunmamalıdır. Yemeğe ev sahibinin başlaması beklenmelidir. Eûzu Besmele ve kısa bir dua olursa güzel olur. Yemekten sonra da dua elzemdir.

SONU İYİ OLAN İŞ İYİDİR 

Hak yolcusu hiçbir hayrı kaçırmamalıdır. Her iyi iş bir hayırdır. Sonu iyi olan iş iyidir. Herkesin kendi işini yapacağı ortamlarda yanındaki insanın işini yapmak bir hayra yol açar. Eğer herkes kendi işini yapsaydı iyiliklere gerek kalmazdı ve böyle olmakta doğru değildi. Alman yazar, şair Gothe şöyle söylüyor “Herkes kendi evinin önünü temizlerse , bütün şehir tertemiz olur” diyor. Fakat bizim peygamberimiz Hz. Rasurullah ise şöyle söylüyor “İman 68 küsür şubedir, bunun birinci basamağı yoldaki bir eza verici taş vb. şeyi kenara çekmektir.” Durum böyle olunca örneğin, hasta olan, yaşlı olan, sakat olan vb. imkansızlık içinde olan insanların işinide bir diğer müslümanın yapması gerekir. Fakat Gothe’ye göre davranırsak bu kişilerin evlerinin önü kirli kalmaya devam eder. İşte bir peygamberin üstünlüğü böyledir.

HER YERDE İSLAM KONUŞULMALI 

Hak yolcusu halkın içine çok girmeli, özel arabası varsa onu az kullanmalıdır. Bu şekilde insanlarla teması artırmalı ve onları hak yoluna davet etmeye çalışmalıdır. Basit bir hareketin örnek alınması bile büyük önem taşır. Otobüse binmeden önce yolda bir miktar kişiye selam vermeli ve otobüse binmeyi hak etmelidir. Otobüse binince sıradan şoförden başlayarak rastladıkları erkeklere ayrı ayrı hem ses ile hem göz ile selam vermelidir. Sonra içerideki gençlerden güler yüzlü hangisi görünüyor ise onunla muhabbet kurmaya çalışmalı ve sadece son on dakika içinde vurucu konuşmalar yapabilmelidir. Fakat önceki yirmi dakika içinde ise daima o kişinin sorunları konuşulmalı ve güven telkin edilmelidir. Minibüste ise önce yirmi kişiye birden selam verilmeli ve herkesin bu selamı duyması sağlanmalıdır. Hiç selam alan olmazsa ayaktaki bir erkek yolcunun kolundan tutarak “özür dilerim ben yanlış bir söz mü söyledim” gibisinden imâlı bir sözü söyleyerek, kişileri tahrik etmelidir. Bu yöntem başarılı olarak tarafımızdan denenmiştir. Zaten bunun arkasından bazı sorular gelmekte ve islam konuşuluyor olmaktadır. Aranan da budur.

SEBEPLERE AŞIRI BAĞLILIK TAKDİRİ İLAHİYİ İHMALE YOL AÇIYOR 

İnsanlar gittikçe sosyalist ve materyalist bir düşünce tekniğine kaymaktadır. İnsanlar ben doğru sebeplere sarılırsam doğru sonucu alırım diyerek, determinizm yoluyla takdir-i ilahi’yi yok saymaktadırlar. Halbuki sosyal olaylarda ki insan unsurunu Allah’ü Teala kalplerİ çevirerek ters yüz eder. İlmi olan insanların seçim sonuçlarını tahmin edememelerinin sebebi budur. Determinizim insan davranışlarında romanlarda ya da bazı işlemlerde kullanılırken kişi sebepsiz bir sonucu ulaşamayacağını düşünür ve o eksik sebep için gayret ederek onu her ne pahasına olursa olsun elde etmeye çalışır. Bu durum onu hırsızlık yapmaktan başlayıp her türlü haset, kıskançlık ve kin tutmaya kadar götürür. Halbuki müslüman makul ölçülerde sebeplere sarılır ve artık Allah’a tevekküle bırakır. Bu yüzden batı toplumlarında kavgacı zihniyet daha baskın bir gendir. Fakat islam toplumlarında Allah inancı sebeplerin harekete geçirilmesi için çok önemli bir etkendir ve insanı rahatlatır.

 

AHİ KUL AHMED

24 Temmuz 2014
Okunma
bosluk
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma