.
sevmenin mihrabı
.
şimdi zikir zamanı
zikretsem bilmez kimse bu nihanı
dercolur bela’dan çemene bir kadı hükümranı
sen bir ol şükran zamanı
kaç güzele kinaye dizdin bilmem ki bahayı
ben de sana çiziktirdim gözlerinden sadrına inen duayı
bensiz dünya döner aşıktır aşkın katmerli nişanı
düşmeyegör gönlüne hicap duymaz meramı
alır lakin vermez kalplerin insicamı
senden bir pırıltıya nice sırlar sunar çerağı
bakmaktan sanat öğrenmek yalnızca bir aşık kazası
bir şükran’a bin yazmak kimlerin saltanatı
yazmakta derman bulmak abdalların koltuk altı belagatı
gel şükran gel ki sana yazmanın aşkı sarsın canımın vazgeçilmez kudret serencamı
canına şimdi verdim canımı canan efradımı
kim ki canan dedi canı için sevdi cananını
sevdi canını
kim ki canım dedi canan için sevdi canını
sevdi cananını
on yaşımda aşkın şerbeti elimde idi mevlanadan içti ilahi aşk şarabını
etmedim zayi muhabbet kelamından bir lahza sarhoşluğun gülizarı
sana da bir türkü çalayım şükran dediğim güller baçı selamsız mihrabı
ağla gözlerim ağla ayrılık zamanı
şükran demek bitmez onu canan bilmek aşkın mezatı
aşka şükran eklemek sevmenin mihrabı
candan geçip hal eylemek hakikatten marifet karı
canla canı dağlamak sultanın harda nazarı
bir ömre nazar ise şerefle korunacak edep gazası
aşıklar edepten arîdir şükrana söyler sazdan bitmeyen semai
şükran bilmez bu candaki tükenmeyen sızının muhabbetteki yaranı
give me a ses
say me a yes
have a nice day
by
fi emanillah
.
IV Gün
.
sevgili yeşil gözlü hanım,
sizi sevmenin ötesinde bekler gibiyim
ancak aşkı inkar etmek de ne
bana böyle şeyler söyleme
dayanamadım yalnızlığa da başıma üşüştürdüm cümle cahilleri
ne dediysem dedim de dört küfede sallayıvardim denizler illeti
adını şükran dememde varmıdır bela zilleti.
zaten ayan demedim seni elevermeye bu muhabbeti.
itirazın var ise kaldıralım tümüyle sözlerin nirengi
ağıtların deryaya mizanda sefaleti
tez eyle bu cahile arzuhal ettiğin cahiller kıymeti
seni özlediğim doğrudur şu inkarsız bereketi
hoşça kal diyemem bu uzaklığın haksız icazeti
lütfeyle bir gör aşk ile yanan kalbim ilmek ilmek dökülesi
semaya yükselmişken bir şefaat kıl bu aşktan yandıkça ölesi
bırak beni kıldırayım bir musalla saltanatı.
güller sana ah eder her bir sultan tacında açılası
gül gül gül eyler gözlerin bir muamma sevilesi
aşıkların sözünden azabı
gönüller dilinden türabı
cihanın sazından mihrabı
isyanın nazından olur cezası
herşeyi yap lakin nazına düşme güller kararı
yoruldum…
alo orda kimse var mı?
.
böyle bir aşkı ancak bir aşık yaşayabilir. hem sipariş alacak, sonra dört tane aşamalı şiir sıralayacak ve sonunda da sabra kürek çekecek… ihsan şuuru dediğimiz şey bi,r güzellikten anlama sanatı olmakla beraber cesaret ve incelik de gerektiriyor aslında. aşk cesaretli olanların hakkıdır denilebilir. herkes güzeli görür de fayda ve etkileşime çeviremez.
bu yüzden Allah aşıklarını biraz da cesaretlilerden seçer. çünkü yalnızca bir güzeli farketmek noktasında değil faydaya dönüşecek bir yerde cesaret de lazımdır. örneğin sizin başbakana ve diyanet işleri başkanına yazdığınız mektuplar aşığın cesaretine ihtiyaç duyulan önemli gereklerdir.
yani aşıklık çok yönlü bir meslektir desem yanlış olmaz. bu yüzden aşıklar hak rızasına bu cesaretleri nedeniyle ulaşırlar. değilse dört tane şiir dolayısıyla Allah Rızasına erilmez. aşıkların gözyaşı, duası, insanlara güleryüz aşılamaları, sevecen olmaları, şefaat etmeleri, ümmetin büyük belalarının giderilmesi için dua etmeleri, ölse bile savaşa katılmaları, yaşayanların dertten kurtulmalarındaki etkileri daima toplumla iletişim içinde olduklarını gösterir. şefkat duyguları en az 10 kadının çocuğuna merhametten fazladır vesselam..
sizi daha yakından tanımak isterdim..selamün aleyküm…
bir aşıkla karşılıklı konuşmayı veya bir ticaret yapmayı veya bir kavga etmeyi çok isterdim. veyahutta bana da bir şiir yaz deseydim bana da yazar mıydı? maşallah salata doğrar gibi şiir yazıyor aşığımız. sanırım asıl olan onun kalbi güzelliklerini ortaya çıkaracak bir işlem gerekir. mesala yüklü bir para isteseydim cebinin tümünü boşaltır mıydı? ya da evindeki bir sağlam kanepeyi isteseydim verir miydi.?? ya da otobüste oturuyorsa ben genç olarak “kalk ayağa” deseydim yerir miydi? bir aşığın kalbi bütün bunları yapabilir zannındayım… hoşcakalınız…
bu şiirler kadar yorumlar da ilginç olmuş. ben utanarak başladım yazmağa. gerçek bir aşkı sorgulamak pek doğru olmasa gerek. zira sevmenin nasıl olduğu ya da olması gerektiğine ilişkin bir tanım yapılabilseydi herkes de aşık olur biterdi. demekki aşk denen nesnede bizim bilemediğimiz nice sırlar var. bu aşkın bir tarafı ALLAH olması gerektiği düşünülürse bu sırrı veren ya da nasib edenin de o olması gerekmez mi? öyle ki size artık sadece bu cezbenin içinde yanmak ve gösterileni görmek ve cevap vermeye çalışmak yatıyor.
bunun dışındaki beşeri sevgilerde de bir mana itibariyle eserden müessire yöntemiyle bayandaki güzelliği ALLAHIN yarattığı düşüncesi idrake yerleştirilebilirse benzeri bir mana derinliğini verebilir belki. kişi zina etme sapkınlığına uğramadığı sürece temiz olarak birinden hoşlanabilir elbette. eğer o kişi kız veya dul ise evlilik vukuu bulabilir. eğer hiç kimse hiç kimseyi görmeseydi evlenmekteki sünnet görme nasıl gerçekleşecekti?
biraz bir makulde buluşmak makul gibi geliyor. ancak uçkur hesabı yapmadan görmeyi de sulandırmamak gerektiği kanaatindeyim. herşeyden öte bu AŞK meselesinin bir NASİB meselesi olduğunu düşünüyorum. sevgilerimle..
İnsan aşkı ancak bu kadar güzel anlatabilirdi…Aşk hiç bir zaman sadece cismane olana değildir.Severiz yaradılanı yaradandan ötürü…Okudukça beni ilahi aşkın kapısında dolandırdı.Rabbim kalbinizden bu ilhamı ekşit etmesin, yüreğinize kaleminize elinize sağlık…