ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Pınar başı sıra güder
Allı gelin suya gider
Alma alma döşler döğer
Gelin senin adın nedir
Adım anmak kolay gelmez
Ele güne demek olmaz
Senin derdin derman olmaz
Aşık gülün adı nedir
Kaçar imiş yayla gülü
Naçar kalmış yaban oğlu
Seni sevmek aşkın kaşı
Gelin senin kokun nedir
Elvan elvan yaban oğlu
Kokum varmaz sana doğru
Lale sümbül gülü eğri
Aşık senin neslin nedir
Türkmen desem babam dalı
Yörük düşer anam kaşı
Yaylalarda otağ nazı
Gelin senin boynun nedir
Başım taşır baş üstüne
Sürme çeksem naz üstüne
Vur kılıcı boynum üste
Aşık senin baçın nedir
Kelle aldım senin içun
Selam saldım aşkın içun
Canım verdim canın içun
Gelin senin kastın nedir
Güle bülbül canan düşer
Dikeniyle kabul eder
Canın yetmez daha ister
Aşık senin varın nedir
Hüccetim kadıdan gayri
Beratım sendendir eyri
Silinmez levhtedir yazgı
Gelin senin derdin nedir
Derdi olan hem ben miyim
Yaylalarda eller neyim
Yar peşimde koşan suyum
Aşık senin dengin nedir
Aramadan bulmak olmaz
Su başında sarmak olmaz
Ağan duysun yormak olmaz
Gelin senin kulun nedir
Ağam gele dövülesin
Su başında sövülesin
Aşkım için kul olasın
Aşık senin canın nedir
Dövülürsem dövüleyim
Su başında sövüleyim
Aşkın ile can vereyim
Gelin senin zorun nedir
Yaylalarda onmadın mı
Soğuk sular içmedin mi
Güzel ile göçmedin mi
Aşık senin ahdin nedir
Yaylalara göçer olsam
Soğuk suyun içer olsam
Ben bu aşkı çeker olsam
Gelin senin yarin nedir
Yar üstüne yar seçerim
On şakiyi vur isterim
Daha yetmez can isterim
Aşık senin darın nedir
Şarktan garbe yol düzenim
Her geçenden baç isterim
Şu koynumda yun isterim
Gelin senin boyun nedir
Yaylalarda yaylaklarım
Yörükleyin boylanırım
Serv-i revan söylenirim
Aşık senin yolun nedir
Benim yolum doğru gider
Muhammed’e yakîn düşer
Eğri diyen doğru söyler
Gelin senin dinin nedir
Benim dinim sevmek ile
Seven ölmez canan diye
Hakk kamışı menem bile
Aşık senin ömrün nedir
Aşk uğruna yeldirirem
Gah ağlay gah güldürürem
Ölmeden de öldür görem
Gelin senin zülfün nedir
Zülüf derler kına üzre
Aşık bağlar yari zülfe
Saz çalarım tel tel güle
Aşık senin korkun nedir
Seni sevmek gönül cevri
Bulmaz ise can-ı aşkı
Yandı gitti ömür sazı
Gelin senin yolun nedir
Benim yolum gülden âri
Düşen çıkmaz belden âri
Adap erkan sabır varı
Aşık senin aşın nedir
Tarla tapan öküz saban
Yele verdim dane harman
Üç avratlı eve sultan
Gelin senin yazgın nedir
Arşa çıkar laf atarsın
Levhe bakar bi kararsın
Üç avrada hor bakarsın
Aşık senin bahtın nedir
Kara bahtım güle döndü
Ömür sazım sana güldü
Vurgun yedim kalbim üstü
Gelin senin nazın nedir
Evlerinin önü marul
Sular akar şarıl şarıl
İlim bilmez kara cahil
Aşık senin sakin nedir
Aşkı içem sen yoluna
Ağıt kılam yağ od’ına
Sırıl sıklam gül dalına
Gelin senin sazın nedir
Yarin sazı duttan olur
Çala durmak dertten olur
Zülüflerim telden olur
Aşık senin zühdün nedir
Hay, La ilahe yoktur bes
Muhammed’e yol mukaddes
Nur içinde canlar havvas
Gelin senin halin nedir
Karar etsem cahil derler
Üçe varsam zalim gözler
Sen yanında sultan eyler
Aşık senin yazgın nedir
Yaza yaza yazgı yazar
Sen istersen katlı düşer
Üç avradı sultan büker
Gelin senin arzun nedir
Güllü gelin boylar adım
Yarelendi gülüm dalım
Şu aşığa yaz muradım
Aşık senin kârın nedir
Aşık ahmed yandı bu kez
Gülüm dedi körpe yagaz
Can cananda öldüğü yaz
Gelin senin aşık nedir.
Not: VARSAĞ Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir. Önce Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla anılır. Semâiye benzer. Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4 duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba ccca.
Semâiden ezgi yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çokluk içinde “bre”, “hey”, “hey gidi”, gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar ezgisiyle fark edilir. Güney Anadolu’da Maraş’tan Mersin’e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri, Selçuklular zamanında Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri’nin kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir. Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan’dır.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
müthiş bir kapışma, 35 kıtada gönül seyranı. üç avtradın üstüne gelen sultan, yörük damarı kalkmış bir güzel, can pazarında bir aşık, rengarenk bir doğaçlama gibi, la ilahe yoktur bes demek allahtan başka ilah yoktur yoktur şüphe maqnası tam bir tasavvuf, elbette halk kafir değil içinde islam da iman da olacak.benim dinim sevmek ile demek çok güzel bir din anlayışı. yalnız bunu bile kutlasam yeter.hakk kamışı menem bile de çok güzel. hasılı kelam 10 numara bir varsağ olmuş. gözlerinizden öpüyorum değerli kardeşim.salkm…
bu şiirde itiraz edilecek o kadar şey var ki hangisini ele alasyım. baştan bi kez aşık yaşlı gelin körpe. gelinin dul olduğuna ilişkin bi şey yok. sonra aşık üç evli gelen sultan dördüncü oluyor. çok evliliğe daha önceden yaptığınız gibi icazet veriyorsunuz.kuıranın icazet vermesi teşvik sayılamaz sadece RUHSAT tır. kısmen tasavvuf eklemeyi de ihmal etmiyorsunuz. “eğri diyen doğru söyler” ne demek. eğri neden doğru olsun ki,karşılıklı atışmaların süper bo0lduğu ise inkar edilemez bir güzellikte denilebilir. sanatınız güçlü lakin bunu enteresan isteklere alet ediyorsunuz. bence eğri diyen eğri söylerse doğru olur. saygılarımla…
aşığın yaşlı olduğu doğrudur. fakat gönlünün ölmediği de doğrudur. yaş küçükken yazılmıyor. yazınca da yaş geçiyor. lakin ruhu genç tutmadan da yazılmıyor.ruh genç olunca da genç bir kız veya gelin istiyor. işte bu olunca da güzellere güzel yazılıyor. matematiksel fark sizi yanıltmasın.
gelin bu kadar atışmaya cevap verdiğine göre dul olması muhtemel.
çok evlilik insanların çok isteyip de yapamadığı bir şeydir. bu kurana da uygundur. teşvik değil ruhsat olduğu da doğrudur. masallarda olan şey de aynıdır. ulaşamayanları kolaylıkla almış yapmış görmek ister. biz de insanların ulaşamadıklarını onlara veriyoruz. zaten istenen bunun neresi teşvik. halk edebiyatı yapıyoruz diye küfür mü yazacağız. eğri diyen doğru söyler demek şu ki; kuranı kerimin fetih suresinde müminler yedi başağa benzetilir. dolu başak hafifce yatar rüzgardan sonra tekrar aynı eğik vaziyetini alır. işte eğri diyenin doğru demesi budur. burda işlenen şeyler aşığın istekleri değil halkın istekleridir ve daha öncesinden zaten arzu edilmektedir. selamlar
Hay, La ilahe yoktur bes
Muhammed’e yol mukaddes
Nur içinde canlar havvas
Gelin senin halin nedir
bu kıtanın manasını merak ettimdi…anlatabilir misiniz?
hay, Allahın hayat sıfatının kısaltılmışıdır. la ilahe, ilah yoktur demektir. ilah yoktura bir kez daha yoktur derseniz VARDIR anlaşılır. BES ise farsça ŞÜPHE anlamına gelir. dolayısıyla Allah yokturun yokluğunda şüphe yoktur anlamına ulaşılır. normal halka AVAM denir. HAVVAS demek ise ilahi yolda mesafe almış zatlara denir. bunların nur içinde olması iki yönlü olabilir. biri Allahın nuru ikincisi ise peygambere ittibadan dolayı onun nuru. can denmesinin sebebi ise canana denk düşecek fedaya hazır cana can denir. zıddı ben olur.son mısrada halin sorulması da aynı anlamdaki seviyenin sorulmasıdır. lakin yukarıda din kavramındaki soruya şunları söylemiştir gelin.
Benim dinim sevmek ile
Seven ölmez canan diye
Hakk kamışı menem bile
Aşık senin ömrün nedir
burada dinin SEVMEK olduğu, cananın ölmediği, hakk kamışı demek Allah’ın adını duyurduğu, ifadeleri var ki bunlar çok kıymetli ifadelerdir. umarım anlaşılmış olur.