İhsan = Estetik = Güzellik = Anlayışlılık = Ahlaki İyileşme = Hoşgörü = Edep Şuuru Üzerine

Estetik  İslam’da ibadetle başlamış görünüyor. Ancak estetik fıtridir. Kişi yetişkin olunca ya gelişir ya das üstü örtülür. Bir ayette “..her şeyi en güzel yaratan Allah’tır” buyuruldu.  Sanat felsefesi ahlakın bir parçasıdır. Ahlak da değer olarak norm oluşturur.

Buradaki tartışma estetiğin Allah’ın zatından mı, yoksa, insanlar mı atfediyor tartışmasıdır.

Allah insanı bir sanat eseri gibi yarattı.

Allah ademi kendi suretinde yarattı =bu benzetme esmai Hüsna açısındandır.

Tevhid = Bu noktada Hakk ile mahluku ayırmak gerek. Benzetmemek gerek.

Tenzih = Allah ve peygamberi birbirine benzetme yapılmamalı. Görevleri ayrışmalı ve peygamberin sınırı belirlenmeli.

Helal-haram dairesinde Müslümanlar ölçüye dikkat ettiler. Örneğin sinemada tiyatroda, hat sanatında.

Cibril hadisinde temel üç soru var.

İman nedir?

İslam nedir?

İhsan nedir? = Allah’ı görüyor gibi ibadet etmendir…..

İbadetteki bu tavrı günlük hayatın içinde de düşünmeliyiz. Bir şeyi güzel yapmak da bir ihsan şuurudur.

İyi  =  yapma

=  olma

=  duyma

=  muamele     ‘nin hepsi ihsan şuurunu oluşturuyor denilebilir.

Kötü davranışta da ihsan şuuru gerek. Amele yağmelü.  Öyle iş yapın ki Allah görüyor, peygamber görüyor, ümmet görüyor.=İYİ

İTKAN=sapasağlam.

Peygamber efendimiz oğlu ibrahimi kaybedince mezara bir sahabe iniyor. Efendimiz şu deliği düzelt deyince “bunun ölüye bir zararı yok ya Rasulüllah”  diye cevap alınca “hayır, göze hoş gelsin” buyuruyor. Arkasından da “Allah, kulunun yaptığı işi iyi ve güzel yapmasından hoşnut olur”  hadisini buyuruyorlar.

Bazı haller var ki onun da estetiğine dikkat edilmesi gerekir. Örneğin “ameli başa kakmayın ki bir estetiği olsun” “sağ elinin verdiğini sol el görmemeli ” “başkasının aldığını görmemesi” bunlar birer ihsan şuuru.

Gazali

1-     Kusursuzluk  (onlar semaya bakmıyorlar mı?   ….. düzensizlik görebiliyorlar mı?

Çatı      gök

Sergi    yer

Lamba  yıldız

Mavi

Yıldız

(Turkuaz) mavi   …..teskiye

yeşil    ….telkin

2-Amaç olacak (biz yeri ve göğü boşuna yaratmadık,…-insan başıboş yaratılmadı..)

3-Uyum olacak. (ölçülülük olacak.. insan,varlık,otlar, simetri)

4- Nizam olacak.(andolsun saf saf duranlara, lezzetül ayn=gözlerin hoşlandığı)

Bu dört unsur olmazsa güzellik değişken olur.  Estetik tecrübeden yararlanmak da mümkündür.

Bir Türkün Alman hapisanesinde HAT çalıştığını düşünün.

Sıdık ve Salihler kusurları an aza indirilmiş insan en faydalı insandır. Ruh güzelliği yüsektir ve ahseni takvim olarak adlandırılır bu kişiler.

Aristoya göre duyuların algısı anlamındadır. Halbuki asıl olan ahlak güzelliğidir.

“Allah güzeldir, güzel olanı sever”

Bir adam saçı sakalı karışmış fakat yediği haram, içtiği haramdır. Nasıl kabul olur bunun duası….

Güzellik hem maddi ve hem de manevi olmalıdır. Güzellik güçtür, etkiler. Estetik islama davet aracıdır= giyim, çevre, hareket…

Gaye için var olmak, insan-ı kamil’de estetik var.

Kusurlar bile söylenirken estetik olmalı. Kırmadan dökmeden.

Peygamber efendimiz kusuru umuma söylerdi.

Müslümanın namazı estetik olmalı, yem yer gibi olursa rahatsız eder. Yani tadili erkan üzere olmalı.

Ahlaki davranışlarımız da estetik olmalı. İlişki, alış-veriş, aile hayatı = estetik olmalı.

İslam savaşa bile kadın, yaşlı, çocuk, ağaç, ekinler yakılmamalı, eli eziyet etmemeli, burnu, kulağı kesmemeli…

İyi bir söz sadaka verip başa kakmadan iyidir.

Sözü süz de söyle

Yaz da söyle kışta söyle

Ağzını büz de söyle

Gazali

Tenzih

İbadet

Hukuk

 

İman

İbadet

Ahlak

Azaların güzelleştirilmesi

Çatal, kab, bedesten, camii

Hem kullanışlı hem göz zevkine uygun olmalı

Sanatın büyüleyiciliği

Estetik –sevgi var –bilmek de gerek

İlim, bilirse – muhabbet hasıl olur

Hal üzre olmak- değer bilmek

Rabbena ma halekteha batıla  =  sen boşa yaratmadın ya Rabbi

Camiler Allah’la ilişkileri olumlu etkiliyor.

Osmanlı = mabed medeniyeti

Taşların duası,

Allah’ın celal sıfatı camilerdir. İçinde ise Cemal sıfatı müşahhas hale getirilmiş.

Hadis:”Kuran’ı sesinizle süsleyiniz”  Kuran’ın özel ciltlerle ciltlenmesi ve tezhib le süsleme yapılması estetiktir.

İstanbul beyefendisi” tavırların estetiğini güzelliğini hatırlatır.

Her Müslüman İslam’ın temsilcisidir. Yaşamında estetik olmazsa kaba saba olur ve tebliğ mesajı veremez.

Hat çalışan bir öğrenci yaptığını kendinden bilmemeli, Allah’ın güzelliğini hatta aksettiriyorum” demeli.  Okuyan kişi , Allah’ın lütfuyla okudum demeli. Hazır bulup kullanan ses tellerini kendi yaratmadı elbette.

BATI’ya göre ne kadar tanrıya isyan ederse o kadar iyi sanatkar olur.

Tecelligah, lütuf, aktarıyorsa, yansıma olarak aktarır

Ayet “Allah yaratanların en güzeli değil midir?”

Burada Halıkla Mahluka dikkat edip karıştırmamak gerek.

Oruç : “size biri kötü söz söylerse “ben oruçluyum” desin”  ==  estetik var.

Hacc: “Hacc yapan kötü söz söylemesin, incitmesin== ahlaki dönüşüm var.

Malkom X: (Amerikalı Müslüman Lider olup Hacc yapınca gerçek İslamı anlalıyor. 36 sene beyaz düşmanlığı yapıyor şeyhinin etkisiyle. Hacc yapıp ciddeye gelince herkesin kendini kucakladığını görüyor ve evrensel bir din olduğunu anlayınca dönüşte şeyhini terk ediyor. Mısırda sabah ezanları okunurken firavunların sesinin kesildiğini görüyor. Müthiş bir sahne müthiş.. –Bu filmi bu fakir de izledi–

Camideki namazın hidayete vesile olması: “soyut bir varlığın karşısında bir sesle birlikte hareket ediyorlar. Bundan çok etkilendim” diyor bir batılı yazar.

Oruç tutup da gereğini yapmayanlar için efendimiz: “yanına sadece açlık ve susuzluk kalır” diyor.

Mevlana ise denizi kullanır ve der ki:

Bu denizde ölmek yok

Bu denizde muhabbet var

 .

 

 

aşık ahi kul ahmede nasibdir

11 Nisan 2012
Okunma
bosluk

Ahiliğin ilahi kaynağı; Allah’ın kendine duyduğu AŞK ve bunun için kainatı yaratması İŞ…

Değerli Ahiler, Yarenler!

Cenab-ı Hak bir Hadis-i Kudsi’de bilinmeyi murad ettiğini (ahbeptu-muhabbet etmek) bunun için de kainatı yarattığını belirtiyor. Bu hadiste iki unsur göze çarpıyor. Birincisi muhabbet, yani aşk.. İkincisi ise bu aşkın hayat bulması için gereğini yaptığı yaratma fiili. Yani, iş..

İşte Cenab-ı Allah aşka uygun iş yaparken öylesine merhametli davrandı ki, suların tatlılığı, denizlerin orantısı, mevsimleri meydana getiren  dünyanın eğimi gibi binlerce şeyi rahman sıfatı ile bezedi denilebilir. İşte bu Allah’ın merhameti ve yiğitliği sayılmalıdır. Bütün evrenin düzeninde büyük bir merhamet gizlidir ve mücadele diyenlerin aksine yardımlaşma mevcuttur mahlukat arasında. Dalgıçlık yaparken yaraladığım balığa diğer balığın gelip onu itikleyerek taşın altına sokmasını hiç unutmuyorum. Allah merhametle yarattığı dünyada insandan yine merhametli olmasını istemektedir aslında. Hadis’te bile “din merhamettir” buyrulmadı mı? Demek ki istediği yiğitliği dinin yani İslam’ın içine koydu ve bekledi.

İşte siz de sevdiğiniz birine bu sevgiyi bildirmek istediğinizde yapmanız gereken şey;  fedakarlık ölçüsünde bir şey olmalıdır. Bir çiçek almak, yahut onun işine yardım etmek, fedakarlık derecesinde elbisesini temizlemek, çocuksa gece kalkıp ilgilenmek. Yani bir emek sarfetmek. Yani sevgi aslında bir emek denilemez mi?

İşte Ahi Evran-ı Veli’ye (1171-1261) atfedilen ancak onun bu sözü söylediğine dair bir kanıtın elimizde bulunmadığı “ALLAH DER ÇALIŞIRIZ” sözü aslında aşk ve iş kavramlarını bütünüyle barındırıyor denilebilir.

Konuya bu açıdan bakıldığında aşk kavramının kaynağının ilahi olduğu düşünülmelidir. Ancak insan Cenab-ı Hakk’a karşı saygı bazlı ve edepli bir sevgi duyabileceği gibi, insan olarak yahut eş olarak da, cinsiyet bazlı sevgiler duyabilir. İşte bu sevginin de üst seviyeye çıkabilmesi için “Allah için” kavramına dayanması ya da dayandırılması gerekir bir şekilde.. Aksi halde cinsi bir sevgiden öteye geçmez. İşte ilahi sevginin kaynağı, onun gönderdiği sınırlarla belirlenmiş bir dinin içinde onun istediği gibi olmalıdır.= din, yani İSLAM’dır.

Ortada, açıkta yanan bir ateş düşünün. Bu ateşin her an çevreye sıçraması ve ekinleri, evleri yakması mümkündür. Ama ahiler şöyle yaparlar. O ateşin etrafını küçük taşlarla çevirirler, üzerine iki demir atar ve bir toprak kap koyup içine de bir şeyler koyarak bir şeyler pişirirler. Bunun anlamı ilahi veya cinsi her ne ise sevginin taşlarla kontrol altına alınması ve üzerine konulan yemekle de yararlı hale getirilmesidir. Kontrolden mana edeptir. Hazreti Rasülüllah miraca çıktığında Cenab-ı Hakk’ın “yaklaş” nidasına karşılık yaklaşmış, ancak “bir yay aralığı” kalınca durmuştur. (Necm Suresi)  İşte bu edeptir. Kulluktır. Arkasından verilen hediye ise 5 vakit namazdır. İşte bu üç şey olan aşk, kulluk, ve namaz, aynı anda ve aynı yerde miraçta, huzurda verilen ve üçü de birbiriyle bağlantılı ana unsurlardır.
Bunun arkasından Cenab-ı Allah’ın olarak kendine edinip altı günde yarattığı kainata insanı gönderişiyle ilgili olarak baktığımızda; insanın dünyaya gönderilişinde hanginizin daha iyi amel işleyeceğini sınamak olduğu belirtilir Mülk suresinde (2.ayet)  Bunun anlamı şudur: Amel ederek sevginin ispatlanması sorgulanmak istenmektedir aslında. Şöyle de düşünebilirsiniz bunu: Birisi sizi sevdiğini söyleyip duruyor fakat bunu ispat edecek hiç bir şey yapmıyor. Ne dersiniz ona. “Defol başımdan” demez misiniz? Bir çocuğu seviyorum diyeceğinize onun yanına çömelmek ve elinden tutmak daha anlamlı bir sevgi aktarımı olmaz mı sizce? Ya da babasının yüzüne çıplak olarak yatıvermiş çocuk sevgiyi güveni nasıl hisseder? İngiliz oyun yazarı Sheaksper bir oyununda oyuncuyu şöyle konuşturur. “karının senin için yaptığı fedakarlığa bak”  Burada sözkonusu olan fedakarlığın sevme fiiline dayandığıdır. Aşk ya da sevme fiili bir bütün olup parçalanamaz ve fiille de ispatlanması gerekir.

İşte insanlık binlerce yıldır iyi, güzel ve doğrunun peşinde koşmaktadır. Onu buna iten neden aslında Allah’ın yiğitlik ve merhamet ederek yarattığı kainatı insana halife olarak vererek aynı yiğitlik ve merhameti insandan beklemesidir. Bu beklemenin anlamı, insanın Allah’a ilahi aşk duymasının beklenmesi ve bunu da eyleme geçerek ispat etmesini istemesidir. Kuran ayetlerinde önce imandan ve hemen sonrasında da salih amel’den bahsedilmesi boşuna değildir. Salih amel adeta bir ispat vesilesidir denilebilir.

İşte insanlık bu çizgiden her sapışında kendisi de mutlu olamamış ve ahlaki ve çalışma ile ilgili sorunları beraber yaşamıştır. İşte ahirette Allah’ın kendisini ödüllendirmeyeceği bir insan canını neden feda etsin ki? Demek ki Ahlak’ın merkezinde doğru inanç (İslam) var olmalıdır. Batı “ben eğitirim“ dedi lakin suç oranları düşmüyor. Bütün dünya küresel bir vicdan sorunu demek istemem lakin inanç sorunu yaşıyor aslında. İnsanlar ahlaklı ol ya da vicdanlı demekle vicdanlı olmazlar. İşte Ahiliğin temelinde sağlam bir inanç, doğru kurallar, iktisadi denge ve doğru ahlak dediğimiz vahyin ahlak anlayışı vardır.

 

Uluslararası piyasalardaki 2007 mali krizi ile petrol ve diğer emtia fiatlarındaki aşırı artışların kaynağındaki nedenlere şöyle bir bakalım. Ortak yönlerinin önce kuralların yanlışlığını (K), sonra da ahlak eksikliğini (A) kendiniz görün:

 

Düşük faizle de olsa ortaya çıkan kontrolsüz serseri para, fazla emisyon, hedge ve emeklilik fonlarından oluşmuş, nereyi yıkacağı belli olmayan aşırı likit seli (K)

 

Banka ve fon yöneticilerinin daha fazla prim kazanmak için, aşırı hırs ve risk alma iştahı (A)

 

Spekülasyondan para kazanmaya çalışılması (K)

 

Muhasebede bilanço makyaj ve maskeleri (A)

 

Tasarruf yerine devlet ve halkın borçlanarak tüketime (ve bütçe açıklarına) teşvik edilmesi (K)

 

Emtia fiatlarının, beklentilerin ve olmayan para ve olmayan malın alınıp satıldığı borsa’nın future piyasalarında belirlenmesi (K)

 

Küreselleşmenin kuralsızlık olarak algılanması (A)

 

Merak etmeyin herşey kendi kendine düzelir diyen saf Adam Smith’in “gizli el”inin hiç bir şeyi düzeltemeyip kumarhane kapitalizmine dönüşmesi (K)

 

Derecelendirme kuruluşlarının ülkelere verdiği taraflı raporlar? (A)

 

Bunlar meselenin yalnızca ahlak olmadığını kuralların da doğru olması gerektiğini göstermiyor mu? Yorum yok..

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

 

29 Aralık 2011
Okunma
bosluk

TAKVA

Takva:
Kuran nazil olmazdan önce Arapça da Takva (fiil halinde ittika) insan veya hayvan gibi canlı varlığın dışardan gelebilecek tehlikeye karşı savunması anlamına geliyordu. Kuran-ı Kerim geldikten sonra bu kavramı genişletti ve maddi tehlikeden ziyade manevi azaptan ve buna götürecek kötü işlerden korunmak kaçınmak anlamlarını yükledi.

Örnek olarak;
- Şirkin her çeşidinden yüz çevirmek ( kurban bayramı süresince getirilen teşrik tekbirlerini bu anlamda değerlendirebiliriz .
- İslam’a girdikten sonra büyük ve küçük günahlardan kaçınmak
- Kalbi Allah’ı zikretmekten alıkoyacak her türlü meşguliyetten arındırmak
- Hayatın tümünü Allah için yaşamak

Ebu Hureyre (ra)nin rivayetine göre peygamber efendimize soruldu:
“İnsanları cennete en çok hangi amel sokar?”. Buyurdu ki
-“ Allah’tan ittika etmek ve güzel ahlak”
-“ İnsanları cehenneme en çok hangi şeyler götürür?” diye sordular.
Buyurdu ki;
– “Ağız ve edep yeri ( şehvet)”

Ebu Ümame (ra)nın rivayetine göre peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“ Müminin faydalandığı en iyi nimet Takvadır”

Takva sorumluluk bilinci oluşturulduğu zaman ancak gerçekleşir.
Bir miktar korku duygusu Takva’yı etkin hale getirir. Ancak karşı etki olarak ümit ve sevgi ise onun isteyerek yapılmasını sağlar ve derecesini yükseltir. Böylece imanın ümit ve korku arasında gerçekleşmesi sağlanmış olur.

Takva en hayırlı ve koruyucu elbise olarak tanımlanmaktadır Kuran-ı Kerimde

Rüyalarda da Takva bir cübbe olarak görülmektedir zaman zaman. Nitekim Hz Ömer rüyasında kendini uzun bir cübbe içinde görmüş ve ertesi gün bunu Hz peygambere sorduğunda o da “ Ya Ömer bu cübbe ve onun uzunluğu senin dininin (Takvanın) derecesidir” buyurmuştur.

“ Fücur dediğimiz şey ise bu Takva elbisesi yırtan şey olarak değerlendirilir ve kişinin nefsine aşırı derecede tabii olması anlamına gelir”

İman insandaki deruni (iç) yaşantıyı,
İslam ise Allah’nın kanununa teslim olarak yaşamayı,
Takva ise hem imanı hem de teslim olmayı (islam’ı) kapsar.
Nitekim Kuran’ı Kerim’in Bakara suresi 177. ayetinde “birr” (iyiliği) anlatırken imanın gönüllerde kök salmasını gerektiğinin ve zahiri davranışlarının tek başlarına yeterli olmayacağının altı çiziliyor.

Allah için kesilen kurbanların etlerinin değil, mü’minlerin Takvasıyla Allah’a ulaşılacağını Allah’ın ölçülerine uymanın da kalplerin Takvasında olduğu belirtiliyor. Kur’an, namaz, zekat, cihat gibi ibadetlerinin, kalbin takvasın olmadan birer mekanik hareketler olacağını tekrar tekrar vurguluyor

Takva imanı bir görevdir.
Allah’a karşı takvalı olmak gerekir.
Korkulmaya layık olan yalnızca Allah’dır.
Allah’a kulun ancak takvası ulaşır.
Takva Allah’ın açık emridir.
Allah’ın emirleri ve hükümleri ancak takva bilinciyle anlaşılır ve uygulanabilir.
Takva Hz peygamberin tavsiyesidir.
Bütün peygamberlerin ortak daveti takvadır.
Bütün selef takvaya önem vermiştir.
Bir kul gücü yettiği kadar takva üzere olmalıdır.
Takva en hayırlı azıktır.
En güzel elbise takva elbisesidir.
Takva kerametin sebebidir.
Müttakiler insanların en keremlisidirler.

Müslim isen zarar kılma komşuna
Mü’min olup güven eyle her kime
Müttaki dur sakındığın şüpheye
Dost bilip de Muhsin kulda sır ister

ahi kul ahmed
ahikirsehir.com

Mü’minler takva hususunda yardımlaşırlar.
Takvaya yeterli bir İslami bilgi ve bilinen şeyle amel etmek ulaştırır.
Takva; Allah’ın kuluna bir hediyesidir.
Takva bir miktar murakabe ile elde edilir.
Takva ma’siyet (günah) yollarını gösterir.
Takva nefsin hevasına uymamaktır.
Takva her insanda farklı farklı derecede gerçekleşir.
Allah’ın yeryüzünde ve gökyüzündeki ayetleri müttakiler içindir
Allah kalpleri takva bilinci ile sınar.

Takva Allah’ın Rabliğini idrak etme, şiarını yüceltme, Allah’ı hesaba katma, Allah hakkıyla ibadet, birr (iyilik) ile ilişkili, ihsandan beslenen, sabırla beraber gelişen, infak ile ilerleyen, af, sıdk ve adalet ile güzelleşen veli olmanın şartı, tebliğ vasfı ile kişiyi önder kılar.

İman, ibadet, ihsan, ancak ve ancak takva bilinci ile gerçekleşir. Dolayısıyla takvası zayıf olan bir Müslüman’ın imanı da zayıftır ve muhtemeldir ki beş vakit yerine Cuma namazıyla iktifa ediyor ve namazlarında ihsan seviyesini de büyük olasılıkla bulamıyor denilebilir. Yalnız beş vakit kılıp da takva eksikliği nedeniyle tadili erkânda bir bozukluk nedeniyle ihlâs ve ihsanda da eksiklikler olabilir.

*

ahi kul ahmed

26 Kasım 2011
Okunma
bosluk

bir gelinle buse-i naz-u niyaz

Ey gelin yanıp yakılıram, bana aymaz dedi
Gül lebin aldır yanarak, bana doymaz dedi

*

Ey gelin zülfün dağıtan nedir, poyraz dedi
Gül lebin baldır öpürem, seni kanmaz dedi

*

Ey gelin kaşın kemandır, sana çalmaz dedi
Gül lebin haldir çaresiz, sana gülmez dedi

*

Ey gelin gelin görmüşem, seni görmez beni
Gül lebin aldır yanmışam seni bilmez beni

*

Ey gelin zülfün dağılır yüzün görmez beni
Gül lebin baldır tadılır yüzün vermez gülü

*

Ey gelin allar giyersin tenin görmez eli
Gül lebin çıkar sıkarsın göğsün bilmez kimi

*

Ey gelin şalvar çekersin, baldır açmaz hemi
Gül lebin salıver nidersin baçtır açmaz demi

*

Ey gelin sarı yazmanın çevri açmaz hele
Gül lebin yakar gözlerim dalar kanmaz sene

*

Ey gelin sular senindir pınar dolmaz kaba
Gül lebin pınar suların bendi dolmaz derya

*

Ey gelin kaçtır gardaşın seni salmaz ele
Gül lebin nazar bağların seni komaz ele

*

Ey gelin bağı bağbanın seni saymaz güle
Gül lebin bilmez aşığın seni komaz ele

*

Ey gelin sana yanmışam, beri gelmez beri
Gül lebin açmaz aşığım beni saymaz kulu

*

Ey gelin seni sevmişem güle komaz, güle
Gül lebin nedir demişem bala kiraz diye

*

Ey gelin adım ahmeddir sana niyaz ede
Gül lebin kılar adettir adım, hem naz ede

*

Ey gelin cevr-u cefanı çektim bin naz içre
Gül lebin yazar aşkını hali ibraz ile

*

Ey gelin seyru sulüküm sana, biraz dinle
Gül lebin kıra, maksadın neyin var yaz hele

*

Ey gelin derdim busedir sana ibraz ede
Gül lebin sınar kuvvetim buse olmaz gene

*

Ey gelin niçin olmazmış buse bir kez hele
Gül lebin için iftira duyan bağnaz ise

*

Ey gelin kıldım busene özüm bin kez feda
Gül lebin bekler sırrımı közüm pek az feta

*

Ey gelin sabr-ı takatim canda kalmaz ise
Gül lebin söyler derdini mezarın kaz diye

*

Ey gelin sırrı açaram öyle olmaz diye
Gül lebin söyle edepsiz seni gammaz diye

*

Ey gelin malım fedadır sana, saçmaz ele
Gül lebin eyler bahadır kaça cambaz diye

*

Ey gelin buse yamandır gene olmaz gene
Gül lebin söyler zamanı gele biraz gele

*

Ey gelin buse zamanı geldi bu yaz diye
Gül lebin gözler zamanı kışa çalmaz diye

*

Ey gelin kışı salmışım sana bu yaz diyem
Gül lebin hoştur gelirem sana niyaz diyem

*

Ey gelin şimdi buselik bana hazır diyem
Gül lebin sorar mecliste çeng-u saz istiyem

*

Ey gelin elbet lazımdır bir hoş avaz derem
Gül lebin çalar sefadır bir hoş niyaz derem

*

Ey gelin olsun hüseyni faslı avaz çalam
Gül lebin söyler uşşaktır sonra şehnaz girem

*

Ey gelin buse sözündür sakın olmaz deme
Gül lebin eyler nazındır sakın vermez deme

*

Ey gelin hem gül yanaktan, dudak bilmez deme
Gül lebin çeker ahmed vay seni kurnaz deme

*

ahi kul ahmed

16 Kasım 2011
Okunma
bosluk

dulkadiroğluna güzelleme

senin ne işin var müdürlükte
kes ceza hep kaçakçılıkta
merhamet bırakır mı adamda
bu kalb nerdendir dulkadiroğlu

*

her kimse hoş değil hor görüyor
her bi şeyi alıp koparıyor
rızık ki Allah’tandır bilmiyor
bu darp nerdendir dulkadiroğlu

*

edep kalbin bir inceliğidir
ince latif söz ustalığıdır
hürmet geçmişimin sadıçıdır
bu harp nerdendir dulkadiroğlu

*

su denize kavşur enginleşir
gönül hakka kavşur sakinleşir
hak bilmeyen daim hırçınlaşır
bu sarp nerdendir dulkadiroğlu

*

bende yoksa onda da olmasın
haset mümin ruhu bir sarmasın
yer bitirir iyilik kalmasın
bu şer nerdendir dulkadiroğlu

*

“bizi geçen bizdendir” kim dedi
geçen dahi hazmetmek şiardı
Ahi Evran aleme sultandı
bu er nerdendir dulkadiroğlu

*

kul ahmet der ki sözüm bilene
RAHMAN diler ki, ine dilene
sözün özü HAK yolda olana
bu aşk nerdendir HAKKI’nın oğlu

*

ahi kul ahmed

3 Kasım 2011
Okunma
bosluk
  • Page 2 of 2
  • <
  • 1
  • 2
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Dili Seç

cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma