ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Gönlümün sultanı güzelin hası
Baharı yazı da değer gözlerin
Sözümün dermanı çöreğin tadı
Kaman’ı Mucur’u değer gözlerin
Kime çekti kahverengi gözlerin
Beyler zaptı ince düşer bellerin
Rumili Bosna Hersek’tir illerin
Mısır Arabistan ölçer gözlerin
Meramım sensin dermanım sendedir
Veraım şavkı çerağım güldedir
Yemen Katar İran’ı say eldedir
Bütün Anadolu söyler gözlerin
Hasta olsam ilacımı vermezsin
Leblerini damağıma koymazsın
Senin içun niza etsem duymazsın
Musul’a Kerkük’e benzer gözlerin
Kararım kavidir dönmem yolumdan
Cihanı satarım önün sonundan
Sendedir açarı aşkın yelinden
Bağdat’ı Basra’yı sorar gözlerin
Dillerin dadlıdır öpem dudaktan
Güllerin goncadır dersem memenden
Mısır Hindi Çin’i saysam uzaktan
Pekin’i Delhi’yi yakar gözlerin
Yanarım yanarım aman yanarım
Bir kaşı kemane canan düşerim
Taşkent Buhara’da Müslim dostlarım
Ankara İstanbul yollar gözlerin
Severim seni doğudan doğruya
Hüccetim kadıdan hükmü yatsıya
Londra Paris derken düştük satıya
Semerkant hem Bakü karar gözlerin
Ağlarım amanın sene ağlarım
Dallarım kırılır cane söylerim
Ele güne düştü menim güllerim
İzmir’i Bursa’ya beler gözlerin
Ellerin yolundan gitme sevdiğim
Senindir gönülden geçme dediğim
Asya Amerika yazar gezdiğim
Mekke Medine’yi süzer gözlerin
Yolladım yolladım yari yolladım
Yar yoluna gayri canım söyledim
Alman’ı Fransız’ı bir denkledim
Libya Cezayir Fas dizer gözlerin
Şu menim yarim başkadır ellerden
Söze sohbete yetkindir kullardan
Men döşerim hem doğruyu yalandan
Afrika’ya çinik düşer gözlerin
Bağlarım yolları güle bağlarım
Ben yarimi şu sinemde eğlerim
Kaç memleket gezdi isem neylerim
Kırşehir yolundan sapar gözlerin
Muradım sendedir emsem lebinden
Kararım güldedir dersem eşkinden
Neron’u Roma’yı yaksam şirkinden
Viyana Belgrad’a uzar gözlerin
Sevabım senden günahım “ben”dendir
Sen cariye ol ki kölen kurbandır
Sultan Ahmed Ayasofya taştandır
Sirkeci Topkapı yazar gözlerin
Varıp seyran eyledim dağlar kaşı
Çekmiş perçemini edeptir işi
Onbeşinde yar eyledim Ümüşü
Yaylayı turnayı arar gözlerin
Kara gözler neyler sürmeyi kaşı
Akça eller söyler çektiği sa’yi
Eyüp Sultan Fatih’e vermiş aşı
Muhammed söylemiş derler gözlerin
Ben bu ömrü suya yazdım akarmış
Yar çemreler ben geçerim bakarmış
Urusu japon’u elden kararmış
Osmanlı Venedik dalar gözlerin
Al eyledim boz üstüne incinir
Yol eyledim yar demine incidir
Kimse bilmez söz üstüne incidir
Yelleri dağlara sarar gözlerin
Gülüm gülşenim boz viran eyledi
Bağ-ı irfanımı bir cehle söyledi
Kime gayri düşsem künü bilmedi
Kimleri gönlüne saklar gözlerin
Ahi ahmed iman kavi tevhid hoş
Çala durur dertten ari gönlü taş
Kaç ümmeti yazdı isem şirki baş
“Ben”leri binlere çatar gözlerin
Kul ahmede ağıt kılmış yaradan
Tuttu gitti gül üstüne yareden
Onca kahrı salmak aşkı çareden
Canımı canına yakar gözlerin
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
burada bu kadar yer adları geçiyor ki şiire sanki bir yer kalmamış gibi. belki tek mısraı ayırsaydınız daha mı iyi olurdu? ne kadar da uzun olmuş. fakat mükerrerlikleri temizlemişsiniz. genel olarak bir sevgiliye bu kadar yeri feda etmek de müthiş bir şey. kutlarım. şiirlerinizi çok çeşitli bir yelpazede yazıyorsunuz. demek ki her dalda kabiliyetiniz var. sizden daima yeni ve güzel şiirler bekliyoruz. adeta toplumu sizin gibi temiz şiir yazanlar yönlendirecek diye umut ediyorum. toplumsal sorunlara da arada bir eğilseniz iyi olur derim.
gönlümü hoş tutan böyle bir şiire rastlamadım. inanın birden fazla okudum durdum. sizde bir şeylerin varlığı muhakkak. ben bu özelliğinizi kutlamak isterim. içine müstehcen bile koysanız aynı etkiyi gösteriyor. demek ki kalbinizde müstehcenlik yok. iyi gören iyi görüyor, kötü gören kötü görüyor. sizden yine uzun ve şifalı şiirler bekliyoruz inşallah. ALLAH a emanet olunuz.